Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Datça ve Turunç çok bilinen, çok ziyaret edilen tatil yörelerinden sayılmaz. Her ikisine de Marmaris üzerinden ulaşılır. Datça, özellikle yerli turistlerin ve teknecilerin uğrak yeri olmuş. Büyük bölümü sit alanı olduğundan mıdır, yoksa karayolunun uzun süreler zorlu olduğundan mıdır ne 5 yıldızlı otelleri ne tatil köyleri var.
Turunç ise Marmaris'e yakın bir koy. Karayolu ulaşımı 1983'e kadar orman içerisinden toprak bir yol ile sağlanıyormuş. Benim ilk ziyaretim 1978 yılına rastlıyor. O tarihte Marmaris'e gelmiş ve motorla İçmeler ve Turunç'u ziyaret etmiştik. Turunç ile ilgili o tarihten kalan hatıram sahile yakın yerdeki okul, geniş bahçesi, sahil, ve boşluk.
2001 yılında Turunç'a ikinci gelişimde, karayolundan görülen eşsiz manzara (yandaki fotograf), tertemiz deniz ve küçük sahil kasabası havası aklımda kalmış. 2001'den bu yana Turunç için pek değişen bir şey olmamış. Sahil ile sahil kenarındaki binalar arasına beton bir bölüm yapılmış, ki iyi olmuş. Sahildeki şezlongların tamamı belediye tarafından işletilir hale gelmiş. 3 YTL karşılığında şezlongu kullanabiliyorsunuz. Bu sayede, bir dönem oluşan yüksek fiyatlı şezlong kirası sorunu giderilmiş. Deniz gene tertemiz, ancak teknelerin kirletmesi kimi günler hissedilmeye başlamış. Turunç gene küçük, ancak 2001 ile kıyaslandığında yeni oteller yapıldığı gözden kaçmıyor. Fiyatlar Datça ile kıyaslanırda yüksek, Marmaris'ten ise düşük. Motor ile Marmaris'e gitmek, hele ki hava karardıktan sonra, çok keyifli. Kiş başı 7,5 YTL'ye 45 dakikalık keyifli bir yolculuk yapılabiliyor. Denize sıfır restaurantlarda öğlenleri ve akşamları keyif yapabilirsiniz. İngilizceniz varsa menüleri daha kolay anlayabilirsiniz. Çoğu yerde BBC, SKY gibi İngiliz kanallarının açık olması, menülerde İngiliz yöresel yemeklerinin yapıldığının ilanı, tezgahtarların çoğunlukla İngilizce selam vermesini doğal karşılamak gerekiyor, ne acıdır ki.
Turunç'ta Otel Mavi Deniz'de konakladık. Konum olarak Turunç'un girişinde yer alıyor. Odalar konforlu ve temiz olsa da, kahvaltının ve yemeklerin sunulduğu bölüm kamu kurumlarının kamplarını anımsatıyor. Tertemiz ve dalgasız ve soğuk olmayan (özellikle Bozcaada ile kıyaslandığında) denizi ile Turunç'un güzellikleri tesisin eksikliklerini unutturdu.
Datça hakkındaki gözlemler bir sonraki yazıda...
yine süper fotoğraflarla dönmüşsünüz. Turunç benim de çok merak ettiğim bir yer. En kısa zamanda görmek istiyorum. Ama sizin çocuğunuz yok galiba. Kaldığınız yer çocuklular için ne kadar uygun öğrenmek isterdim.
YanıtlaSilwww.elityasam.blogcu.com
merhaba neşe,
YanıtlaSilbizim çocuğumuz yok. kedimiz var. o da tatillere gelmiyor bizimle :) kaldığımız yer çocuklara ne kadar uygun tam bilemiyorum ancak bir çok çocuklu aile vardı. hayatlarından memnun görünüyorlardı. havuzun bir bölümünün derinliği daha az ancak ayrı bir çocuk havuzu sanırım ki yok. işletmeye sormak gerekir gene de. umarım yardımcı olabilmişimdir.