Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Cumhuriyet gazetesindeki köşe yazılarıyla tanıdım Kavukçuoğlu'nu. Sen Vatan Haini misin baba? adlı anı kitabını okuyunca, Alageyik Sokağı Bir Liman mıydı? kitabını okumak farz olmuştu. Her iki anı kitabındaki sıcaklık sonucu yazarla tanışmayı istedim. Bu isteğime Bursa Kitap fuarında ulaştım. Ne zamandır aldığım ancak bir türlü fırsat bulup okuyamadığım Sosyal Demokraside Temel Eğilimler adlı incelemesini sonunda bitirebildim.
Geçenlerde, sanırım Milliyet gazetesindeydi, bir anket yapmışlar. Türkiye seçmenine sormuşlar kendinizi nasıl tanımlarsınız diye. Yanıtlar arasında en yüksek çıkan sosyal demokrat olmuş. Seçim sonuçları anketi doğrulamasa da bu kadar sosyal demokratın yaşadığı bir ülkede Kavukçuoğlu'nun kitabının 50-60 baskı yapmış olmasını beklerdim. Benim okuduğum 3. baskısıydı. İşin şakası bir yana kendini sosyal demokrat olarak tanımlayan partilerde aktif siyaset yapanların bir çoğu kitapta yazılanlardan haberdar değildir düşüncesindeyim.
Kitap, Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD) özelinde sosyal demokrasinin geçirdiği dönüşümleri inceliyor. Marksist çizgiden yola çıkıp, olabildiğince rekabet-gereği kadar planlama çizgisine savrulan bir siyasetin izlediği dönüşümleri anlatıyor. 1800'lerin sonundan 1989'daki SPD programına kadar yaşananlar Kavukçuoğlu'nun tespitleri ve ciddi literatür taramasıyla oluşturulan geniş kaynakçadan alıntılarla zenginleştirilmiş. SPD'nin tarih boyunca sahip olduğu parti programları tam metinleriyle Türkçe'ye çevrilmiş. Bu programların yayınlanmasına neden olan tarihsel gelişmeler, partideki değişim irdelenmiş.
Almanya'da sosyal demokrasinin yaptığı tartışmalara bakınca ister istemez hüzünleniyor insan. Örneğin son 1989 programının oluşturulma sürecini yazmış Kavukçuoğlu. Yıllar sürmüş programın son haline gelmesi. Program taslağı yayınlandıktan sonra bir dilekçe komisyonu kurulmuş ve tüm öneriler toplanmış. Ardından günlerce değişiklik önerileri tartışılmış. Ortaya çıkan metinden çok bu katılımcı tartışma ortamı etkiledi beni. Keşke işler bizde de böyle yürüse dedim kendi kendime.
Sosyal demokrasinin hangi aşamalardan geçtiğini görmek için okunması elzem olan bir kitap...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.