Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Ankara'nın gelir düzeyi yüksek bir çok semtini içine alan en büyük ilçelerinden birisi Çankaya. Bu güzide ilçenin parklarında kuşların beslenmesi yasaklanmış durumda. Şaka gibi gelse bile bu doğru. Üstelik bu yasak parklar içerisine konulan levhalarla tüm halka duyurulmuş. Öncelikle, şaka zannettiğim bu haberi doğrulatmak için Çankaya Belediye Başkanlığı'nın web sayfasında ilan edilen başkanın cep telefonunu aradım. Tahmin ettiğim üzere telefon yanıt vermedi (çaldı çaldı ve açan olmadı). Ardından Yardım Masası telefonun aradım. Park ve Bahçeler Müdürlüğü'nü aramam söylendi. Denileni yaparak 3. aradığım numarada bir yetkili ile konuşabildim.
Beklediğim gerekçe kuşların doğal ortamda zararlıları yiyerek beslenmeleri gerektiği, oysa insanlar tarafından beslendiklerinde bu doğal zincirin bozulduğu, bu nedenle yasaklamanın konuyduğu şeklindeydi. Ancak, duyduğum gerekçe nasıl bir yerde, hangi devirde yaşıyoruz dedirtecek cinsten: Kuşları park içinde besleyince çimlerin üzerinde kelleşmelere neden oluyorlar. Çimler kelleşmesin diye kuşları beslemeyin tabelaları koyduk. Neyseki yasağa ne kuşlar ne vatandaş uyuyor :)
Güler misin? Ağlar mısın? Ağlanacak halimize güler misin? Aziz Nesin'le ilgili anlatılan bir hikaye geliyor ister istemez aklıma:
Nesin'i ziyarete yabancı bir misafir gelmiş. Havaalalında karşılaştıklarında misafir ooo gülmecenin büyük üstadı, size nasıl hitabetsem bilemiyorum. O kadar yüce bir yazarsınız ki önünüzde eğiliyorum demiş. Misafirin kaldığı bir hafta boyunca Nesin'e hitap şekli giderek samimi olmaya başlamış. En son ayrılacakları gün yaa Aziz'e ulaşmış. Bunun üzerine Nesin sormuş:
Kardeşim ilk geldiğinde beni ve yazarlığımı yerlere göklere sığdıramıyordun. Şimdi ne değiştide böyle samimi olduk?
Misafir: Valla öyle bir ülkede yaşıyorsun ki, o kadar gülünç olaylar oluyor ki burada, senin yerinde kim olsa aynı güzellikte yazar bunları yanıtını vermiş.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.