Bu günlerde Başkent'imizin suyu, Kızılırmak'tan gelen su ile karıştırılmış olarak sağlanıyor. Belediye Başkanlığı'nın açıklamalarına bakılırsa suyla ilgili tek sorun sülfat oranı, ki bu da seyreltilerek aktarıldığı için sorun olmaktan çıkıyor. Meslek odalarına bakılırsa ise ağır metallerle kirlenmiş olan Kızılırmak, içmek için uygun değil. Kim haklı, kim değil anlamak zor. Peki Ankara'lılar ne düşünüyor? Sorunun yanıtını bulabilmek için ben sağ tarafa basit bir anket yerleştireceğim. Anket sonuçlarını sizlere de açıklayacağım. Bu arada etrafınızda sayısı her geçen gün artan damacana su satıcıları ve arıtma cihazı tanıtıcılarına bakınca halkın su konusunda endişeli olduğunu anlamak olanaklı.
"Bak ne yaptım, piramidi avucumun içine sığdırdım." Benzeri milyon kez çekilmiş bir fotoğrafı kendi telefonuyla da kaydetmiş olmanın anlamsız gururu ve mutluluğu sesine yansıyordu. Bak diye seslenmişti ama seslendiği yerde boşluk dışında bir şey yoktu. Hayatının tümünü kaplayan büyük boşluk. Oysa aşıklar kentine yalnız gelmek değildi planı. Bu hafta çok farklı geçecekti. Nikahın ardından balayı için geleceklerdi Paris'e. Kalacakları oteli iki ay öncesinden ayarlamıştı. Bir haftalık tatilde gezecekleri yerleri belirlemişti gün gün, hatta saat saat. Şimdi avucunun içine sığdırdığı piramidin yerinde sevgilisinin eli olabilirdi. Eğer nikaha bir saat kala, bu iş olmayacak, ben vazgeçtim demeseydi.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.