Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Rangers - Fenerbahçe maçı 90 dakika sonu

İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti.  İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı.  Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı.  Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım.  Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar. 

Multimedia Home Platform lisansı

Yazının başlığı siz bir şey ifade etmediyse ve yayıncılık sektöründe çalışmıyorsanız devamını okumak sıkıcı gelebilir. Malum DVB adlı organizasyon (DVB-S/T/C/H gibi bir sürü standartı geliştirmiş Avrupa temelli yapı) etkileşimli televizyon standartı geliştirmek için kolları sıvamış ve açık standartlı (dikkat buyurun açık kaynak kodlu değil) Multimedia Home Platform (MHP) adlı seçeneği ortaya koymuştu. Avrupa Yayın Birliği, Avrupa Komisyonu gibi yapılarca önerilen standarta ait lisanslar açıklandığında çok ciddi hayal kırıklıkları yaşanmıştı. Hatta Avrupa Yayın Birliği, MHP'yi önerdiğini açıkladığı metni askıya almış ve bu yıl başlarında geri çektiğini duyurmuştu. Bu kadar olaya yol açan neydi? Malum geliştirilen teknolojileri kullandığınızda lisans ödemeniz gerekiyor. Özellikle kullandığınız teknoloji ile kar elde ediyorsanız (mesela yifreli yayınlıyorsanız içeriğinizi) bu lisans artabiliyor. MHP'nin lisans haklarını yöneten VIA adlı şirketin ilk açıkladığı lisans ücretleri FTA...

İTÜ, Vakıftepe tesisleri

İstanbul'da gezilip görülecek ne kadar fazla yer var. Bugüne kadar genellikle aynı yerlerde dolaşıp durmuşuz her gittiğimizde. Bu kez daha önce görmediğimiz yerlere gittik. Teknik Üniversite'nin Vakıftepe'deki tesisi bunlardan birisi. Bir pazar sabahı kahve içmeye çıktık. İkinci köprünün Avrupa kıyısındaki ayağını tepeden gören bir konuma sahip tesis. Anladığım kadarıyla düğün, nişan gibi etkinliklere de ev sahipliği yapıyor. Pazar sabahı kahvaltı için gelen çoktu. Fiyatlar, başkentimizle kıyaslandığında fahiş değil.

milliler finale çıkar mı?

Zor soru. Maçların öncesinde buraya (yarı finale) çıkar mı diye sorsalar pek çok kişi yok artık derdi. Ama şimdi durum farklı. 3 maçı üst üste akıl almaz şekilde kazanınca beklentiler değişti. Takım mucizeye doğru emin adımlarla yürüyor. Mucize için gerekli herşey var aslında. Yarı finale çıkan takımımız 23 kişilik kadrodan 14 ayakta kalanla yola devam ediyor. Maç öncesi ahkam keseyim biraz. İlk yarı gol yemeden geçebilirsek herkes herşeye hazır olsun derim. Kupayı bile alabiliriz. Ancak ilk yarı iki farklı geriye düşersek, buraya kadarı için teşekkürden başka yolumuz kalmaz diyorum. Bakalım yarın göreceğiz.. Sonuç ne olursa olsun temennim, tartışmasız bir maç olsun isterim. Net skorlu, hakem vs tartışması olmayan. Malum, hem Türkiye'de yaşayan bir sürü Almanya kökenli vatandaş var hem Almanya'da yaşayan bir sürü Türkiye kökenli vatandaş.... Takım tutmayı bile bırakan futboldan uzak bir garibin yorumu. Çok dikkate almayın derim :)

Şaka gibi levha

Yanda görmekte olduğunuz trafik levhası şaka gibi gerçekten de. Ankara'nın birbirinden bilimsel alt geçitlerinin birisinin sonucu olarak, levhanın konulduğu bölgedeki bir sitenin çıkışına konulmuş. İleri gitme olanağınız yok. Çünkü ileri gidecek yol yok. Ya sağa ya sola dönmelisiniz, ancak ikisi de yasak :) İnanmayanlar, levhayı yerinde görmek isteyenler için adres şöyle: Atatürk bulvarından aşağı doğru giderken, Kuğulu kavşağına gelmeden girilen alt geçit var. Bu alt geçite girmeyip sağdan giden (soldan giden değil, dikkatinizi çekerim...) incecik tek şeritlik bir yol üzerinde. Yol Polonya elçilik binasına doğru gidiyor ve zaten orada elçilik var diye bırakılmış. Ancak elçilik binasına giderken İlbank sitesinin önünden de geçiyor ve sitenin araç çıkış kapısı da var. Sanırım artık araç çıkışı için kullanılamayan bir kapı...

sürmekte olan anketin şaşırtan ilk sonuçları

Yan tarafta görmekte olduğunuz ve önümüzdeki 3 ay boyunca göreceğiniz anketi sayfaya eklerken beklediğim sonuç böyle değildi. Google'da bir şey ararken geldim, diyenler çoğunlukta olur diye düşünüyordum. Hala da aynı şeyi düşünüyorum aslında ama istatistikler onu söylemiyor :) Şimdi demek ki istatistik bilimi önemli bir bilim. Beklenmedik sonuçlar veren anketler oluşturulabiliyor :) Sanırım sorun, sayfaya şans eseri gelmiş okuyucularımın anketi yanıtlama zahmetine katlanmamaları. Beni tanıyanların ise sayfayı tıklayınca, aaa özgür anket yapmış hadi yanıtlayalım demeleri...Bakalım, ilerleyen günlerde sonuçlar değişmezse yanılıyor muyum diye sormaya başlayacağım kendime...

sigara yasağı sonrası

19 Mayıs 2008, dumansız bir Türkiye için atılan önemli bir adımın tarihi. Bir yerde milat gibi. Artık bir çok kapalı alanda, ki bunlara iş yerleri de dahil, sigara içmek yasak. İçenlere 62 YTL ceza uygulanıyor ama asıl caydırıcı olanı içilmesine göz yumanlara: 5.000 YTL. Eski parayla tam beş milyar. Henüz uygulanan ceza olmadı bildiğim kadarıyla. Bunun nedeni yasaya uyumdan mı denetimin yetersizliğinden mi önümüzdeki günlerde göreceğiz :) Yasanın çıkması ardından çalıştığım iş yerinin bir binasının önündeki çöp kutusu, yasanın çalıştığım kurumda titizlikle uygulandığının kanıtı gibi :)

Mobbing

Mobbing, özellikle bizim mesleğimizde sıklıkla karşılaştığımız sorunlardan. Belki bizim mesleğimizde demek çok doğru değil. Çünkü ülkemizde iş yerlerinde yönetici olanlar, kendilerine bağlı olarak çalışanlara karşı davranışlarında, kimi durumlarda farkına bile varmadan, mobbing uyguluyor. Anlam olarak bakıldığında: psikolojik şiddet, baskı, kuşatma demek oluyormuş Latince'de. Özgür Üniversite wikipedia'daki tanımlamaya göre: Kendini göstermeyi ve iletişim oluşumunu etkilemek: Sözünüz kesilir, yaptığınız iş sürekli eleştirilir, jest ve bakışlarla ilişki kesilir, yazılı ve telefonda tehditler vs. Sosyal ilişkilere saldırı: Kimse sizinle konuşmaz, diğerlerinden ayrılmış bir işyeri verilir, çalışanların sizinle ilişkiye geçmeleri yasaklanır, orada değilmişsiniz gibi davranılır. İtibarınıza saldırı: Arkanızdan kötü konuşulur, asılsız söylentiler çıkarılır, kararlarınız sürekli sorgulanır, özgüveninizi olumsuz etkileyen bir iş yapmaya zorlanırsınız. Kişinin yaşam kalitesi ve mesle...

milli takımın şansı

daha ilk maçımızı oynamış ve 2-0 gibi net skor ile yenilmiş, üstelik kötü oynamıştık. adetim değildir pek ama gidip 5 ytl vererek iddia oynadım, turnuva şampiyonluğu için. milli takıma 1'e 60 veriyordu. kazanırsak 300 ytl kazanmış olacağım :) dün ilk yarı sonrası hem saatin ilerlemesinden hem de oyunumuzdan kaynaklı uykum geldi. neyse ki uyumamışım. son zamanlarda izlediğim en iyi milli takımdı son 20 dakika sahada oynayan. hepsi inanmış, hepsi hırslanmış.

Einstein, Düşünmenin Keyfi; Françoise Balibar

Yapı Kredi Yayınları'nın Genel Kültür Dizisi adlı küçük kitaplarından birisi Albert Einstein'e ayrılmış. 144 sayfada bol fotograf ve çizimlerle kolay okunan, herkesin anlayabileceği bir dil kullanılarak Einstein'in yaşamı ve teorileri açıklanmış. Genel görecelik kuramı, Bohr ile ilişkileri, olasılığın kuantum fiziği ile ortaya çıkışı karşısında determinizmi savunması ve bunu Tanrı zar atmaz diye dillendirmesi, Yahudiliği, tanrı tanımazlığı... kısacası insan olarak Einstein'ı okuyuculara anlatan bir yapıt. Herkese ama özellikle fizikle ilgililere tavsiye ederim.

sigara içenlere özel...

Aşağıdaki yazı, aynı liseden mezun olduğumuz tıp doktoru abilerimizden birisine (Dr. Kerim KABAN'a) ait. Lisemizin elektronik listesine göndermiş olduğu 2001 tarihli yazısını kendisinin izni ile sizlerle paylaşıyorum. Sigara içerken bir kez daha düşünmenizi rica ediyorum. Kendiniz için olmasa bile insanlığın genel çıkarı için: Akciğer kanseri, hem erkek hem de kadınlarda açık farkla en çok öldüren kanser. Akciğer kanseri, sebebi iyi bilinen az sayıda kanserden biri ve %90'dan fazlası doğrudan sigara yüzünden. 1920 yılında ABD'de toplam akciğer kanseri sayısının binden az olduğunu biliyor muydunuz? ABD'de kadınların sıklıkla sigara içmeye başladıkları 1960'lardan bu yana, akciğer kanseri yüzde 450 artarak meme kanserini çoktan sollamış durumda. Sigarayı bıraktığınız zaman yıllık risk sanılanın aksine değişmiyor. O güne kadar içtiğiniz sizinle kalıyor. Diyelim ki listemizin tüm üyeleri 15 yaşında sigara içmeye başlamış. 45 yaşında, listeden her bir buçuk yılda bir kiş...

Anket sonuçları

Ankara'lı içme suyunu nasıl sağlıyor anketim bitmek üzere. Bu güne kadar 47 kişi oy kullanmış. Bunlardan 41'i damacana kullanıyor. Musluktan akan suyu içtiğini söyleyen 3 kişi olmuş. Kalanlar ise artıma cihazı sahibi ve kaynaktan kendim dolduruyoru diyor. Blogspot'un sağladığı bu olanağı (anket) daha sık kullanmayı planlıyorum. Bundan sonraki anketim sayfam ile ilgili olacak. Ziyaretçi trafiğinden görebildiğim kadarıyla tarayıcıya (internet explorer-firefox ve benzeri yazılımlar) sayfanın adresini yazarak ulaşan sayısı devede kulak :) Ezici çoğunluk internetteki meşhur arama motoru google'da bir konuyu ararken (bazen çok ilgisiz sonuçlar da çıkabiliyor) sayfaya düşenler :) Anket sayfaya erişim şekline ilişkin. Açık uçlu soru sorma olanağım yok ne yazık ki. Yoksa anahtar keliminiz neydi? Neyi ararken sayfama geldiniz diye sorardım. Yanıtlarınızı bekliyorum...

tüm yasakların sonu

Araç kullanma ehliyeti olanlar yandaki işaretin anlamını bilirler. Daha doğrusu bilmeliler. Ehliyet sahibi olmayanları düşünerek açıklayayım anlamını. Yol boyu bir çok yasak levhası konur. Hız sınırlamalarına yönelik, sollama yapmaya yönelik. Sonra bu levhayı görürsünüz. Tek başına tüm yasakların sonunun geldiği anlamını taşır. En sevdiğim levhalardandır. Keşke hayatımız için aldığımız kısıtlayıcı kararların ardından böyle bir levha gösterilse bize. Başkalarının koyduğu yasaklar için böylesi levhaları görmek pek olanaklı görünmüyor. Ancak, kendi kendimize koyduğumuz yasaklar için uygulanabilir olduğunu düşünüyorum. En azından ben uygulayacağım. Çeşitli tarihlerde kendi kendime koyduğum yasakları sona erdirdim :) Sizlere de öneririm...

yaşadığımız dünya

yaşamakta olduğumuz dünya bize mutluluk getiriyor mu? istediğimiz konuda, alanda çalışma olanağımız var mı? eğitim alacağımız alanı, konuyu seçme özgürlüğümüz var mı? bir şekilde aldığımız eğitim sonrası çalışmakta olduğumuz işimizden (ki şanslıysak ve iş bulabildiysek) mutlu muyuz? para kazanma gereksinmemiz olmasa kaçımız işimizi sürdürmeyi düşünürüz? bu soruları zaman zaman sorarım kendime. özellikle son soru en önemlisi bence. gerçekten kendinize sorun: para kazanma gereksinimim olmasa (piyangodan milyon dolarlar kazansanız mesela) yapmakta olduğunuz işi devam ettir miyim? eğer yanıtınız hayırsa durup düşünmek gerekli. ben ne mi yapıyorum? oturup düşünüyorum. bir çoğunuz gibi :)

Chiko, film

Hamburg'da geçen karanlık, bildik bir hikaye. Almanya'ya uyum sağlayamamış, doğru düzgün işi olmayan iki arkadaşın büyük dram ile biten macerası. Denis Moschitto (Chiko), Temmuz'da adlı Fatin Akın filminden hatırladığımız Moritz Bleibtreu (Brownie) ve Volkan Özcan (Tibet) çok başarılı oyunculuk çıkardığı Özgür Yıldırım adlı genç yönetmenin oldukça kanlı şiddet sahneleriyle Pulp Fiction'ı anımsatan filmi. Para, statü, rahat hayat, anneye böbrek, lüks araba hayalleriyle girişilen uyuşturucu satışı işi su testisi su yolunda kırılır atasözüne uygun olarak sonuçlanıyor. Filmin sonlarında Volkan Özcan ve Denis Moschitto'nun karşılıklı oynadığı sahne çok etkileyici. Uzun zamandır film izlememiş birisi olarak verdiğim paraşı sonuna kadar hakettiğini düşünüyorum. Kanlı sahnelerden hoşlanmayanlara önerilmez...

Gülhan’ın Galaksi Rehberi

TV8, ilginç programlara ev sahipliği yapmasıyla, düzeyli haberciliği ile ilgimi çeken bir kanal olmuştur. MNG Holding'e ait kanal ilk kurulurken, açıkçası, pek uzun ömürlü olacağını düşünmemiştim. Beni yanılttı, iyi ki de yanılttı. TV8'de kanal değiştirirken görüp takıldığımız Gülhan'ın Galaksi Rehberi'ni sonuna kadar izledik. Çok sık yaptığımız bir şey değildir. Kanal değiştirirken karşılaştığımız yapımlara, genellikle 3-5 dakika bakıp kanal değiştirmeye devam ederiz. Ancak Gülhan Şen'in soyadı gibi şen ve sıcak tarzı ilgimizi çekti. Programın post prodüksiyonu da gayet başarılı. Grafikler, müzikler, geçişler ilgiyi sürekli kılıyor. Kasıntısız, rahat sunuş tarzı başka gezi programlarında da denenmiş ve izleyicinin genelde beğendiği bir tarz olarak sıklıkla kullanılmıştır. Ancak, sunucunun bunu tarz olsun diye yaptığı hissedilirse o zaman uzun soluklu olmuyor yapılanlar. Şen'in web sayfasını okuyunca bu doğallık ve rahatlığın program için oluşturulmuş bir tarz ...

Daha iyi bir dünya için mühendislik

Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi 40 yıldır başlıktaki slogana uygun çabasını sürdürüyor. Tıpkı TMMOB'ye bağlı diğer odalar gibi. Dün 40.yıl sebebiyle Aziz Konukman ve Yavuz Önen'in konuşmacı olduğu bir söyleşi ve Yeni Türkü konseri vardı. Bendeniz de her iki etkinliğe katılan şanslılardandım. Etkinliklerden bir kaç kare yukarıda...

Kyoto protolü dünyayı kurtarır mı?

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak yaygın bir durum. Özellikle de ülkemizde. Kulaktan dolma bilgilerle, genellikle sloganlarla ilerleyen insanların sıklıkla düştüğü bir durum. Slogan, savunulan fikri kısa ve vurucu bir şekilde ifade eder. Adı üzerinde kısadır, vurucudur ve fikrin tamamını içermez. Eğer sadece sloganları öğrendiyseniz ve onları tekrarlayarak kendinizi konunun uzmanı adleder hale geldiyseniz vay halinize... Kyoto protokolü konusunda benzer bir durum var. Bir grup, Kyoto'yu imzala dünyayı kurtar diyor. Konuyu daha iyi bilenler, Kyoto'yu imzala ama tek başına bu yetmez. Dünyayı kurtarmak istiyorsan başka işler de yapmanız gerekir, bunların içinde şehirler arası yolculuklarınızda uçak kullanmamak da var mesela diyor. Dönüp sözleşmeyi imzalayan ülkelerin sayısına, dünyadaki dağılıma, sözleşmenin kalan süresine (2012-2008=4 yıl) bakan Özgür ise işin içinde başka iş var galiba demekten kendini alamıyor :) Aşağıdaki grafik özgür üniversite wikipedia'dan. Kyo...

Anket devam ediyor

Sayfanın sağ tarafında anketimiz sürüyor. Sonuçları ben de sizler kadar merak ediyorum. Ankete yanıt verebilmek için internete ulaşabilmenin ön koşul olduğunu akılda tutmakta yarar var elbette. Yani musluk suyu içtiğini belirtecek bir grup insan, böyle bir anketin varlığından haberdar değil, haberdar olsa bile internete erişim olanağından yoksun. Bununla birlikte son dönemlerde her sokak başında açılan damacana su satıcıları, neredeyse her hafta iş yerlerine gelen arıtma cihazı tanıtıcıları Ankara'lıların bir bölümünün içme suyundan endişe ettiğinin göstergesi. Türkiye'de yaşayanların belleklerinin güçlü olmadığından dem vurulur, ülkeyi kurtarmak üzere kurulan (genellikle rakı) içki sofralarında. Bellek ne kadar zayıf olursa olsun Çernobil ve ardından çay içen yöneticiler unutulmadı. Şimdi suyun güvenli olduğuna ikna için ekranlarda su içmek inandırıcı gelmiyor. Yapılacak şey basit. Konunun taraflarını dinlemek, aynı masa etrafına toplayıp ortak akılı işletmek.

Ankara'lı suyuna güveniyor mu?

Bu günlerde Başkent'imizin suyu, Kızılırmak'tan gelen su ile karıştırılmış olarak sağlanıyor. Belediye Başkanlığı'nın açıklamalarına bakılırsa suyla ilgili tek sorun sülfat oranı, ki bu da seyreltilerek aktarıldığı için sorun olmaktan çıkıyor. Meslek odalarına bakılırsa ise ağır metallerle kirlenmiş olan Kızılırmak, içmek için uygun değil. Kim haklı, kim değil anlamak zor. Peki Ankara'lılar ne düşünüyor? Sorunun yanıtını bulabilmek için ben sağ tarafa basit bir anket yerleştireceğim. Anket sonuçlarını sizlere de açıklayacağım. Bu arada etrafınızda sayısı her geçen gün artan damacana su satıcıları ve arıtma cihazı tanıtıcılarına bakınca halkın su konusunda endişeli olduğunu anlamak olanaklı.

Son haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Hüküm Gecesi / Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Seneler önce okuduğum Yaban'ı saymazsam Yakup Kadri Karaosmanoğlu'ndan okuduğum ikinci roman oldu Hüküm Gecesi. 1926'da yazılmaya başlanılan eser, 1927'de yayınlanmış. Roman Osmanlı'nın son dönemine tanıklık eden Ahmet Kerim adlı kurgu karakterin gözünden anlatılıyor. İttihat ve Terakki'nin kabinenin içinde yer almadığı hükümet, sopalı seçim, Hürriyet ve İtilâf'ın kurduğu hükümet, Trablusgarp bozgunu, Uşi Anlaşması, Balkan bozgunu, Bab-ı Ali baskını... Anlatılsa roman olur denilen bir dönem, Hüküm Gecesi'nin tarihsel arka planı.  Romanın başkahramanı Ahmet Kerim'in Yakup Kadri'ye benzerliği dikkat çekici. Öyle ki romanın bir yerinde Ahmet Kerim İstanbul'un Sodome ve Gomore'yi andırdığını söylüyor, ki hepimiz Y. Kadri'nin aynı adlı romanını hatırlıyor. Y. Kadri'nin yaşam öyküsüne baktığımda o tarihlerde, tıpkı Ahmet Kerim gibi, gazetelerde çalıştığını okudum. Kurgu karakterler dışında Ali Kemal, Süleyman Nazif, Rıza Tevfik, Ahmet ...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Rangers - Fenerbahçe maçı 90 dakika sonu

İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti.  İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı.  Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı.  Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım.  Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar. 

Rangers - Fenerbahçe maçı devre arası yorumlarım

Blogumda futbola dair yazı sayısı fazla değil. Böylesini ise ilk kez deniyorum. Saat itibariyle 14 Mart 2025'e girdiğimiz bu dakikalarda, İstanbul'da 3-1 kaybettiği maçın rövanşında en az iki farklı galibiyet arayan Fenerbahçe'nin ilk yarısını 1-0 önde bitirdiği maçın devre arasına dair görüşlerimi kayda geçiriyorum. İlk yarıyı tek cümle ile özetlemem gerekirse, iyi oynamasak da golü bulduk, derdim. Rangers'ın oyunun kontrolünü elinde tuttuğu, arada kalemizde tehlikeli pozisyonlara girdiği, bizimse bir türlü organize ataklar geliştiremediğimiz bir ilk yarı izledik.  İkinci yarıda, uzatmalara gitmek için iki farklı galibiyet şart. Başka bir ifade ile, gol yemeden en az bir gol daha bulmalıyız. Talisca ve El Nesri gibi her an skora katkı yapabilecek oyuncuların olduğu Fenerbahçe, bunu başaracaktır.  Maç sonu yorumlarımı da sıcağı sıcağına kaydedeceğim. 

kar ve

Gördüğünüz fotoğrafı 2020 yılı Ocak ayında Ankara'da çekmiştim. Bu kadar çok olur mu bilmiyorum ama hava tahminleri yanılmazsa, salı ya da çarşamba günü İstanbul'a 2025'in ilk karı yağacak.  Şubat tatilinde yağmayan kar, okulların açıldığı ilk haftayı beklemiş gibi  görünüyor.  Yağmur yağdığında bile kilitlenen trafik, kar ile ne hale gelecek göreceğiz.  İkinci dönemde tüm öğrencilere başarılar diliyorum.  Havalar nasıl olursa olsun, sizin havanız iyi olsun. 

Psikopati / Saul Black

Polisiye romanların klişeleriyle dolu, Hollywood filmlerinden aşina olduğumuz "kahretsin", "aman tanrım", "kahrolası" kalıplarının bolca kullanıldığı çevirisiyle mısır patlağı tadı veren bir kitap Psikopati. Saul Black'ten okuduğum ilk ve büyük olasılıkla son eser. Vaktinizi daha iyi eserleri okumak için kullanmanızı öneririm. 

Çobanoğlu Restaurant / Eymir Gölü - ANKARA

Senelerdir gidip geldiğim ve her seferinde huzur bulduğum Eymir Gölü ile ilgili ayrıntılı rehber hazırlama işine giriştiğimde, göl kıyısında yer alan mekânları ayrıca tanıtmam gerektiğini fark ettim.  Göl çevresinde araç trafiği tek yönlü olunca, Çobanoğlu'na araç ile ulaşmak epey sürüyor. Gölbaşı tarafındaki kapıyı kullanarak göl kıyısına girdiyseniz, göl çevresindeki turunuzun şık bölümünün son tesisi Çobanoğlu. Adını, geniş bahçesindeki Çobanoğlu çeşmesinden alan bu tesis, kahvaltı, gözleme, ızgara çeşitleri ve sıcak-soğuk mezeleri ile sağlam bir mutfağa sahip.  Eymir gölü, genişçe akan ve kıvrımlarla ilerleyen bir nehre benziyor, haritadan baktığınızda. Bu yüzden, Çobanoğlu'nda otururken küçük bir göl görüyorsunuz. Göl kıyısındaki diğer tesisler ise Çobanoğlu'ndan görünmüyor.  İster bahçesinde oturun, ister soba ile ısıtılan içerisinde çok keyif alacağınızı düşünüyorum Çobanoğlu'nda. TRT tarafındaki kapıdan, yürüyerek ya da bisiklet ile, trafiğin tersi yön...