Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Türk Sanat Müziği'nin en iyi seslerinden birisi Zeki Müren. Yıllar geçtikçe değerini daha iyi anlıyor yokluğunu daha fazla hissediyorum. Bu satırları yazarken:
Ne mektup geliyor ne haber senden
Söylede bileyim bıktın mı benden
Her akşam güneşin battığı yerden
Gözlerin doğuyor gecelerime
diyor Müren. Ne kadar içten, ne kadar duyarlı okuyor şarkıyı. Kalmadı sanki öyle okuyan belki biz yaşlandık artık aynı tadı vermiyor dinlediklerimiz.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.