Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Prag'daki notların ikincisi aşağıda. Gene sansürsüz gene düzeltmesiz :)
Ankara'da emekçiler 1 nisan şakası yaparken hükümete, Orta Avrupa'nın önemli başkentlerinden Prag'ı keşfe devam. Dün kapalı olduğu için gezemediğimiz Kale bölgesini bitirmeye :) kararlı olarak yol çıktık. Öncelikle 22 yerine 4 nolu taramvay ile Prag'ın mahallelerine doğru yol aldık. Ziyaret ettiğimiz diğer kentlerde yaptığımız gibi günlük kart alarak sınırsız seyahat hakkını sonuna kadar kullandık. Pek kayda değer görüntü olmadığını fark edince tramvayın durduğu anda inip ters yönde gelen başka bir tanesine bindik.
Geçerken gözümüze kestirdiğimiz durakta indik. Bir önceki gün gözüme kestirdiğim Prague & Kafka kitabını almak üzere meydandaki kitapçıya girdik. Yeri gelmişken belirteyim ki kentte her biri bizdeki büyük D&R'lar genişliğinde birçok kitapçı var. Metrolarda, duraklarda okuyanlara diğer Avrupa kentlerinde de rastlamışsınızdır. Ancak neredeyse her köşe başında bir konser-etkinlik olduğuna, hele bu etkinliklerin yapıldığı kentin nüfusu düşününce şaşmamak elde değil. Kente geldiğimiz ilk gün olan pazarda konserlerin turistlere yönelik olarak düzenlendiği hisine kapılmıştım. Şu an bu satırları yazarken dinlediğim modern caz konseri varsayımımın ne denli yanlış olduğunun kanıtı. Helsinki'den gelmiş piyano, keman ve viyola sanatçılarının ücretsiz verdiği bir konseri dinliyoruz. Konser salonunda fotograf çekme yasağı var. Bu nedenle salonun ihtişamını gösteremiyorum.
Prag'da önemli sayılabilecek tüm tursitlik bölgelerde Audio Guide (sesli rehber) adlı bir servis sunuluyor. Bölgesine göre fiyatı değişse bile Kale için 2 saatlik sesli rehber 250 kron. 6 farklı dilde sesli rehber alabiliyorsunuz. Türkçe'nin bu 6 dil arasıdna olmadığını söylemeye gerek yoktur sanırım.
Ülkemizden de her yıl bir çok turist geliyor Prag'a. Ancak hatırladığım kadarıyla ülkemizden Prag'a yapılan turlar 3-4 günlük ki bu süreye yol dahil. Yol için bir günü saymazsanız, bir gün de Karlov Vary'e ayırırsanız geriye Prag'ı görecek vakit kalmaz. Charles Köprüsü'ndeki heykelin göbeğine dokunur, astronomik saatin saat başı havari geçişini seyre dalar, tepedeki kilisenin vitraylarına hayran kalıp bira ile midenizi şişirip Ya Prag'da bir kızlar vardır ki geyiği ile dönersiniz. Bohemia kristallerinden alıp hayat bıoyu büfe süsü yapmayı unuttum.
İkinci gün notları bu satırlarla bitmiş. Şimdi yeniden okuyunca güldüm kendi kendime. Biraz haksızlık yapmışım Prag turlarına katılanlara sanki :) Neyse, artık hatamız varsa affola...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.