Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Kitabın tam adı Karşıdevrimciler Devrimciler 2. Devrimciler adlı romanı 1988 yılında yayınlanmış. Epey zaman önce okumuştum Devrimcileri ve kimi bölümleri çok etkileyiciydi. Kitap babamlarda kaldığı için tekrar karıştırıp Karşıdevrimciler'deki karakterler ilk kitabın karakterleri mi, kitap bir yerde Devrimciler'in devamı mı bilemedim. Kimi karakterlerin adlarını (Serkan, Meral) ilk romandan hatırlar gibiyim. En kısa zamanda bunu kontrol edip merak edenleri bilgilendiririm. Gelelim romana;
Arslanoğlu psikiyatri uzmanlığına sahip tıp doktoru. İnsanın zaaflarını en iyi gözlemleyebileceklerden. Özellikle bu son romanında italik ile yazılmış bölümlerde karakterler olaylara ilişkin görüşlerini, düşüncelerini anlatıyor. Bir yerde iç ses gibi düşünülebilir. O herkesin saygı duyduğu devrimcilerin kadına bakışının tespiti çarpıcı. Sol cenahta kadın hakları sorunu olmadığı, sorunun sistemden kaynaklandığı ve o büyük gün geldiğinde kadın hakları sorununun da kendiliğinden ortadan kalkmış olacağını düşünenler çoğunlukta ne yazık ki. Arslanoğlu bu hatalı tespitin üzerine gidiyor bir çok başka hatalı tespitlerin üzerine gittiği gibi. Diğer romanları ile karşılaştırıldığında çok daha sade bir dil var Devrimciler 2'de. Dildeki bu sadeliği Yanılsamanın Gerçekliği kitaplarındaki insan zekasına ilişkin tespitlere dayandırmak doğru mu bilemedim. Dildeki bu sadelik karakterlerde de kendini gösteriyor. Kimi karakterler ülkemizdeki kimilerini doğrudan çağrıştırıyor. Bu anlamda Devrimciler 2'yi kurmaca roman ile belgesel roman arasında bir yere koymak gerekiyor belki de. Böyle bir ayrım var mı, belgesel roman kurmaca roman nedir diye sormayın. Edebiyat yorumcusu değilim, sadece okumaya meraklı mühendisin gevezeliği olarak değerlendirin lütfen yazdıklarımı :) Romanda adı Nesim başkan olarak geçen kişinin kim olduğuna ilişkin ipucu olarak konulduğunu düşündüğüm bölüm sayfa 49'da yer alıyor. Vurgulama bana ait:
'Bakın' dedi Başkan gözleriyle ufukları tarıyordu adeta.
Kimin kim olduğunu çözmeye çalışmaya çok da gerek yok aslında. AB fonu dağıtmak için ülkeye gelen Mr. Atkins, Vedat Türkali'nin benim çok beğenerek okuduğum ancak çevremdekilerin yerden yere vurduğu Kayıp Romanlar'daki doktoru anımsatıyor. Hatta iki kitabın temel kurguları benzerlikler gösteriyor. Kayıp Romanlar'da örgütün parasının yerine Devrimciler 2'de AB fonu var. Doktor, örgüt oarasını verecek bir yapı ararken kendisini öldürmek isteyenlerin varlığından korkuyor, Mr.Atkins'te örgütte hain ilan edildiğini öğrenip üzerine gidince konunun aynı endişeyi yaşıyor. Doktor'un aşkı çevremdeki çoğuna inandırıcı gelmemişti, bense çok naif bulmuştum bu ilişkiyi. Mr.Atkins de Meral'e vuruluyor. Bu iki roman arasındaki benzerlik, benzerlik düzeyinde kalıyor elbette. Kaldı ki ülkemiz üzerine yazılan yazıların birbirlerini andırmaları çok doğal, aynı ülke üzerine aynı çerçeveden (sol çerçeve kastettiğim) bakan yazılar sonuçta.
Arslanoğlu Karşıdevrimciler'de heyecanı romanın son cümlesine kadar yaşatıyor. Bu anlamda bakıldığında sürükleyici bir roman. Bir gecede bitirdiğim ender romanlardan birisi oldu (244 sayfa). Tüm karakterleri kendi zaaf ve güçlü yönleriyle ortaya koyup değerlendirmeyi okura bırakıyor. Hiç bir karakterini kötülememiş Arslanoğlu (önemli karakterlerden bahsediyorum elbette). Mr. Atkins yeri geldiğinde gizli servisle işbirliği yapabilen bir eski solcu yeni AB fon yöneticisi. Tüm romanı onun ağzından okuyoruz. Açıkçası Atkins'in zayıflıkları, yaşamakta olduğu hayat çeşitli bölümlerde eleştirilse bile doğrudan bir suçlama yok.
Uzun yazının kısası, dikkatle okuyup tartışmamız gereken bir roman Karşıdevrimciler Devrimciler 2. Ancak, Arslanoğlu'nun blogunda belirttiğine katılmamak elde değil ne yazık ki. Bence de kitap tartışılmayacak. Hem de bilerek ve isteyere sansürlenecek yazılar, yorumlar. Neyse ki bloglar var, neyse ki internet özgür herşeye karşın.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.