İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti. İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı. Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı. Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım. Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar.
Fransız filmleri ilginç oluyor. Amerikan filmlerinde konular doğrudan izleyiciye anlatılırken, Fransız filmlerinde konu daha kapalı şekilde sunuluyor. Kimi filmleri izledikten sonra, bu filmi neden yapmışlar acaba diye düşündüğüm olmuştu. İkiye bölünen kız bu tip Fransız filmlerinden değil. Daha somut bir konu var ortada. Karizmatik yazar ile ailesinden gelen zenginlik ve gençliğin verdiği enerji dışında özelliği olmayan, deyim yerindeyse, burjuva piçi arasında kalan Ludivine Sagnier'ın canlandırdığı çekici hava durumu spikerinin yaşadıkları dram konu edilmiş. Elbette ön planda bu 3'lü hikaye anlatılırken arka planda burjuva yaşamının ve yazar tayfasının (entellektüellerin) ahlak anlayışı, televizyon dünyasının kadına bakışı gibi sorgulamalar var.
Süresi biraz uzun tutulmuş gibi gelse bile akıcı bir anlatımla sıkmadan izlenebilen bir film. Ben seyrederken keyif aldım. Çeşitli sinema sitelerinde düşük not almış olmasına aldırmadan izlemenizi öneririm.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.