Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
İdeefixe adlı internet sitesinden alış veriş yaparken aldığım kitaplardan birisi Ev Erkeğinden Yemek ve Hayat Tarifleri. Kitabın yazarı Haluk Kesim, işsiz kalınca evde kalmaya ve evde yapılanları yapmaya başlamış. Bir nevi ev erkeği olmuş. Benim de hep özendiğim bu işe iyice alışmış anlaşılan. Kitabı okuduktan sonra yazarın ismini google'da aradım ve gördüm ki benim okuduğum taritlerden sonra yazar, ev erkeğinden adlı bir seri oluşmuş :) Aşk masalları ve sanal sohbetler eminim ki tarifler kitabı gibi kolay okunur, sohbet havasında yazılmıştır.
Yemek yapmayı seven erkeklerden birisi olarak, bir dönem ben de yaptığım basit yemeklerin tariflerini o dönem sahibi olduğum internet sitesinde yayınlardım. Hatta bloguma da eski bohçadan diye o tariflerin kimilerini ekledim. İleride yenilerini de eklerim belki :) Kesim, kitabın adından da anlaşılacağı gibi, yemeği bahane edip ev erkekleriyle sohbet etmiş. Hayat tarifleri adı buradan geliyor biraz da. Özellikle kadın erkek ilişkileri, hayata bakış farklılıklarını yemekle, sofra düzeniyle ilişkilendirip yorumlamış. Mesela palamut tava tarifindeki tespit çok doğru bence de:
Sofra kurarken kadın ve erkek arasındaki farka dikkat ettiniz mi? Kadınlar sofra kurarken bir tepsiye peçeteleri, çatalları, kaşıkları, bardakları dizer ve sofraya getirir. Tabaklar masada hazırdır. Yemek sonradan servis yapılır. Çatallar ve bıçaklar düzgün bir şekilde konur. Peçeteler muhakkak katlanmıştır. Yani her şeyin düzeni ve estetik sebebi vardır. Birde bunun erkek kısmına bakalım. Palamutlar elle yenebilir. Tavadan alınıp tabağa konur ve sofraya götürülür. Bu arada yemepe başlanmıştır ama peçete yoktur. Yerinden kalkılır ve peçete almaya gidilir. Eller balıklı olduğundan peçeteliğe balık bulaştırıp peçete alınır. Bir de bardak unutulmuştur. Bu da mutfakta akla gelir ve tedarik edilir. Bir taraf olayı estetik olarak düşünür ve ayrıntılara dikkat eder. Ötekisi de ayrıntılarla uğraşmaz, sadece yemeğini yer ve gereğini yerine getirir. İşte tüm kavgalar ve gürültüler, anlaşmazlıklar ayrıntılara ve estetiğe verilen ve verilmeyen önemden çıkıyor.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.