Remzi Kitabevi'nin Ağustos 1968 tarihli ikinci baskısından okudum bu klasik romanı. Dilimize Ferhunde ve Orhan Şaik Gökyay çevirmiş. Günümüzde yapılan çeviriler daha özenli oluyor. Bu baskıda, romanda Fransızca olarak geçen kimi bölümlerin çevirisi yapılmamış. Oysa dip not şeklinde bu ifadelerin Türkçesi verilmeliydi. Dizgiye dair de sorunlar var. Sanırım yeni tarihli baskılarda bu sorunlar giderilmiştir. Alt metinlerle, göndermelerle dolu bir roman Dorian Gray'in Portresi. Bunları bilmeden, fark etmeden de okunabilir elbette. Yayınlandığı dönem tartışmalara sebep olmuş, kimi bölümleri sansürlenmiş. Yakın tarihli baskıları, "sansürsüz" ibaresiyle okuyucuya sunulmuş.
Yandaki fotografı ülkemize geldiğimiz havaalanı terminalinin tuvaletinde çektim. Yorumsuz olarak sunuyorum. Dünyanın başka hangi kentinde ayak üzerine çarpı konulmuş bir levha görebiliriz bilemiyorum.
Bir haftadır uzak kaldığım, ülke ile ilgili hiç bir haber, bilgi edinmeden geçirdiğim güzel günler bitti ne yazık ki. Prag ve Budapeşte'ye dair ilginç fotograflar ve gözlemlerimi en kısa zamanda siz değerli okuyucularımla paylaşacağım. 400'ün üzerindeki fotografı neye göre ayıklayacağım tam bilemiyorum. Biraz zamana ihtiyacım olduğu kesin. Hem gözlemlerimi yazdığım notları temize çekmek hem fotografları ayıklamak hem biriken işlere yetişmek... zor bir hafta beni bekliyor....
Hoşgeldiniz...
YanıtlaSilBir arkadaşım böyle bir yazı olmadığından Varan tesislerini dava etti...
İsteği çok basitti...elini yıkadğı yerde ayaklarıını yıkayan bir insan!! görmek istmiyordu...İnanç insanların içinde olduğu zaman güzeldir. İnanç gösteriye dönüşürse....
Neyse Ankara-İstanbul yolundaki Varan tesislerinde arkadaşımın uzun tartışmaları ve karşı gelmesi sonuç vermedi. Ellerimi yıkadığım yerde pis kokmuş ayak görmek zorundamıyım diye haykırıyordu... Artık ellerimizi yıkama özgürlüğümüz bile yok...Çünkü inanç gösteriye dönüştü ve showmanler para kazanmak istiyor...:-(
arzu