Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Bu günlerde başladığı ileri sürülen ekonomik kriz sistemik bir durum mu? Yoksa kötü yönetimden kaynaklı, hataların sonucu ortaya çıkan bir durum mu? Aslında ekonomi adlı uzmanlık alanıyla yakından ilgilenen herkes, diğer bilimlerden önemli farklılığı ilk bakışta fark edecektir. Ekonomide tek doğru yoktur. Zamana göre değişen, kimin için baktığınıza göre değişen doğrular, yaklaşımlar vardır. Üniversitelerin bir çoğunda ekonomi derslerinde okutulan klasik iktisat teorisi, zevk (haz) tatmini peşinde koşan, sınırsız ihtiyaçlara sahip, optimizasyon yapmaktan başka bir şey düşünmeyen çağdaş köle hane halkı ile karını en çoklamaya hedefli, bu uğurda herşeyi yapmayı göze almış firmaların amansız mücadelesini anlatır. Mikro iktisat diye okutulan bu yaklaşım dünyadaki tek yaklaşım olarak sunulur. Makroda durum biraz karmaşıktır. Dünyanın çeşitli zaman dilimlerinde başat olmuş yaklaşımlar, geçerli oldukları dönemin özelliklerine bağlantı kurulmadan anlatılır. 1929 bunalımı neden ortaya çıktı? Keynes'in söyledikleri yapılmasaydı ne olurdu? Yapıldı ve ne oldu? gibi tartışmalar yerine Friedman ne demiş, monetaristlerin Keysenyenlerden farkı nedir? şeklinde sorulara boğulmuş, işin özü kaçmış bir halde anlatılır. Hatta kimi üniversiteler bunlardan bile bahsetmez. Yüksek matematikle, ne hesapladığını unutmuş öğrenciler, hayat mücadelemizi neden verdiğimizi anlamaya çalışacaklarına denklemi çözmeye odaklandırılır.
Şimdi tüm bu gariplikler ortadayken kiminle tartışmalı yaşadıklarımız kapitalist iktisadın temel açmazlarından birisinin getirdiği olağan bir kriz midir? Yoksa kötü yöneticilerin eseri midir?
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.