Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Toplu taşımayı geliştirerek kent içerisinde trafiğe çıkan araç sayısını azaltacak tedbirler almak yerine günün kimi saatlerinde tıkanan kavşaklara köprüler yaparak sıkışıklığı önlemeye çalışmak araç öncelikli bir kent isteğinin göstergesi. Ankara'da Çayyolu'ndan Eskişehir yolunu kullanarak Kızılay'a kadar hiç ışıkla karşılaşmadan gidebilirsiniz. Hız sınırı 50 km / saat olsa bile bu sınıra uymaya çalışmak, yolun en sağ şeridinde bile olanak dışıdır. Dikkat ederseniz uymak demiyorum, uymaya çalışmak bile olanaksız. Kentin dış semtlerinden merkeze metrolar, tramvaylar yapmak gecikir her nedense, ancak köprülü kavşaklar, ışığa takılmadan saatte 100-120 km hızda seyreden araçlar için 4 şeritli yollar bir çırpıda bitiriliverir.
Kentin uzak semtlerinden merkeze gelirken karşılaşılan tüm kavşaklar köprülerle, alt geçitlerle geçildikten sonra ulaşılan merkezde tıkanır trafik bu kez. Mühendislik, şehir bölge plancılığı, mimarlık gibi mesleklerin temsilcisi odalar hep söylemiştir oysa, trafiği bir kavşakta rahatlatmak tıkanıklığı bir sonrakine taşımaktır sadece diye. Merkezde sürekli akan trafiği yaratmak için Kızılay meydanını, yayalara tamamen kapatmayı bile denediler. Alt geçitleri kullansın insanlar, araçlar durmadan gitsin denildi. Kent, içinde yaşayan insanları yerin altına itiyorsa oraya kent denebilir mi? Bugünlerde yolunuz Ulus'a, Ankara Gar'ına doğru giderse yeni köprünün çalışmalarını göreceksiniz ya da Kolej'e gelin. Kızılay'dan Kurtuluş'a doğru giderken ikinci duraktır Kolej. Eskiden TED Ankara Kolej'inin binaları olduğu için bu ad ile anılır semt. Vedat Dalokay nikah dairesinin hizasından başlayıp Kanser Hastanesi'ni geçen, Kızılay-Kurtuluş hattının üzerine köprü inşaatı bu haftasonu başlayacak. Bu düzenlemeler yapılırken şehir içinde kaç ölümlü kaza oluyor, eskiden kaç tane olurdu istatistikleri de tutuluyor bir yandan. Yaşayarak göreceğiz köprülerin maliyetini.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.