Yağmur damlaları arabanın silecekleriyle yarış halindeydi. Az önce temizlenen yerler, gökten düşenlerle yeniden ıslanıyor ve görüşü bozmaya devam ediyordu. Binalar ve şehir uzaklaşırken, ne yapıyorum gerçekten diye düşündü. İç sesini sözle tekrarladığını fark ettiğinde, arabada yalnız olduğuna şükretti. İş çıkışı, akşam trafiğinde kendi kendine konuşmak pek garip karşılanmazdı gerçi. Bu aralar akıl sağlığını korumak herkes için zordu. Zor zamanlardan geçiyoruz, dedi kendi kendine. Hangi zamanımız kolay oldu ki diye ekledi. Kendine hak verdiğini fark edip güldü. Hava kararmaya başlayacak birazdan, daha çevre yoluna bile gelemedim. Bu gidişle bugün rekor kıracağım. Neyse ki evde bekleyenim yok. Bekleyeni olmadığına sevinmesi garibine gitti. Çocukluğu ve gençliği boyunca kendisini hep kalabalık bir ailenin babası olarak hayal ettiğini hatırladı. Karısı, kızları ve oğulları ile güle eğlene yaşayıp gideceği kocaman bir ev görürdü ne zaman geleceği düşünse. Oysa hiç evlenmed...
Başlıktaki kelimeler, isimler birbirleriyle ilgisiz gibi duruyor. Umarım yazıyı okyunca ilgi kurulur :) Geçen akşam izlediğimiz etkileyici Yıldız Yargılanması oyunu bir çok şey düşündürdü. Daha oyunu izlerken aklıma takılmıştı Feriye Sarayı nerede ki acaba? Feriye adını hatırlıyordum ancak saray olarak değil lokanta ve sinema olarak biliyordum. Eve gelince araştırdım ve yanılmadığımı gördüm. Gerçekten de lokanta, sinema olarak hizmet veren bir yapı halinde kullanılıyormuş sarayın geçmişte 'karakol' olarak bilinen bölümü. Asıl saray ise Galatasaray Üniversitesi ve Kabataş Lisesi'nin hizmetindeymiş.
Şimdi düşünün Osmanlı Hanedanı'nın yıllarca başkentliğini yapmış, ondan önce Bizans'ın başkenti İstanbul'da tarihi turistlik mekanlar mı fazla yoksa Prag'da mı? Peki hangisi daha iyi tanıtılıyor, korunuyor? Abdülaziz'in hayatını kaybettiği, izlediğimiz oyunda intihar ettiği anlatıldıysa bile bu konuda tam uzlaşı yok, oda nerede? Peki Feriye sarayı neden müze değil ya da Çırağan sarayı? Neden tarih turları ulaşılabilir fiyatlarda tüm halka sunulmuyor?
yaaa.... prag da birçook savaşlar olmuş ve adamlar şehirlerini kkorumak için hiç savaşmamaışlar hemen teslim olmuşlar. Hitler bile şehre girdiğinde kıyamamış ve bombalamamış. Neyse savaş sırasında tüm önemli yapların vitray camlarını çıkartmışlar sararak korumuşlar ki başlarına birşeyy gelmesin diye... anlayış kültürle birlikte gelişiyor. Kültürümüz anlatılmadığı aktarılmadığı sürece anlayışda olmuyor...kısacası keşke bu yazılarımızı vurdumduyymazlar okuusa...!!!
YanıtlaSil