Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Sanki daha dün yazmamışım TRT 2 yeniden kültür sanat kanalımız oluyor diye. Bu akşam Zeynep Menemencioğlu ile Osmanlı'dan Bugüne adlı belgeseli izlerken dedim oluyor demek hatalı, TRT 2 eski kimliğine kavuşmuş. Yapımcılığını ve yönetmenliğini Tuvana Berkay'ın üstlendiği program Zeynep Menemencioğlu'nun 100 yılı aşkın yaşamından tanıklıkları anlatıyor. Öyle bir hayat ki Menemencioğlu'nun ki Nazım Hikmet'ten Oktay Rifat'a, Ali Fuat Cebesoy'dan, Türk Dil Kurumu'nun ilk başkanına kadar tüm ünlü isimlerle akraba. Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden, hala üretken, hala hayatın içinde, belki tam ortasında. Torunlarının çocuklarına hayatı tanıtmaya uğraşan bir çınar. Ne değerler var ülkemizde, TRT olmasa kim bu değerleri ekrana taşıyacak rating (ölçümleme) kaygısı olmadan. Programın tekrarı yarın (29 Nisan 2008) sabah 7.25'te TRT 2'de. Bir sabah da gazete manşetlerini izlemeyiverin. Emin olun pişman olmayacaksınız...