Dalgaların sesini dinlemeyi seviyorum. Huzur veriyor. Kimi arkadaşlarım denize girip, suların içinde oynuyor. Bense denizi seyretmeyi, dalgaları dinlemeyi tercih ediyorum. Havalar soğumaya başladı. Kalabalık azaldı. Çocuk parkında yaramazların cıvıltıları yok artık. Salıncağın gölgesinde pinekleyen bir kaç arkadaş var parkta canlı namına. Sabah, daha güneş doğmadan gelip oltasını sandalyeye sabitleyen adam da olmasa, sahile de gelen yok. Kasabanın bu halini seviyorum. Tüm kasabanın tek sahibi bizmişiz gibi geliyor. Yemek bulduğumuz sürece değmeyin keyfimize. Adam bugün balık tutabilecek mi acaba?
Kitabın tam adı 100 Soruda Ekonomi Elkitabı Türkiye Ekonomisinden Örneklerle. İlk yayınlanış tarihi 1986. Benim okuduğum baskısı Eylül 2007 tarihli İmge Kitabevi'nden çıkmış olanı.
Ülkemizde ekonomi alanında eğitim veren bir çok üniversite bulunmakta. Bunların kimilerinde sadece matematiksel denklemlerin çözümünün anlatıldığını, optimizasyon problemlerinin ekonomi eğitiminin merkezine yerleştirildiğini görüyoruz. Elbette sosyal bir bilim olan (hatta bilim olup olmadığı tartışmalı) ekonomiyi, sosyal boyutundan kopartmak için yapılan bilinçli bir uygulama bu. Amacınız ülkelerdeki gelir dağılımının adaletsizliğini, ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin farklılığını sorgulamayan bir ekonomist yetiştirmekse eğer matematiği ekonominin merkezine yerleştirirsiniz. Oysa ekonomi insanla ilgilidir. İnsanın daha iyi koşullarda yaşaması için gerekli üretimin planlanmasını, ulusal ve uluslararası iş bölümününün gerçekleştirilmesi gibi konuları da inceler. Tek iktisadi doğruyu klasik iktisat gibi göstermek bilimsel yaklaşıma uymaz.
Sadun Hoca zor olanı başarmış kitabında. Ekonomi gibi kendine has bir jargona sahip konuyu, herkesin anlayacağı dille açıklamış. 100 soru sormuş ve 100 yanıt vermiş. Kitap 9 bölüme ayrılmış. Soruların yanıtlarında çoğunlukla Türkiye ekonomisine ait veriler kullanılarak örneklemeler yapılmış. Günümüzde de tartışmalı olan kimi konulara Sadun Hoca soldan bakarak ikna edici yanıtlar vermiş. Örneğin bugünlerde sıklıkla söylenen doğrudan yabancı sermaye yatırımları konusu 1986'da yazılan bu kitabın 97. sorusunda karşımıza çıkıyor. Soru: Kalkınmayı hızlandırmak için yabancı özel sermaye yatırımlarından ve dış borçlanmalardan yararlanmak doğru olur mu şeklinde. Yanıtı bir hayli ilginç, pek çokları için ezber bozucu nitelikte. Gene piyasa biçimleri bölümündeki 66. soru kamuoyu tarafından fazlaca bilinmeyen bir kavramı, mal farklılaştırmasını, açıklıyor.
Kitap, ekonominin jargonu arasında konunun özünü anlamaya uğraşan herkes için eşsiz bir kaynak. Özellikle ülke yönetimine şu ya da bu biçimde aday olan/olmayı düşünenlerin iktisatın temel konularını bilmelerinin elzem olduğunu düşünüyorum. Deyim yerindeyse hap haline getirilmiş rafine bilgi için başucu kitabı Sadun Hoca'nın çalışması. Bu üretken sosyalistin yokluğunu ilerleyen dönemlerde daha derinden hissedeceğiz sanırım.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.