Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
31 Ekim 2006 tarihinde yani yaz saati uygulaması biterken yazmışım saatler ve iç saatler başlıklı yazıyı. Sonunda bu uygulama bitecek ve yarın yaz saati uygulamasına geçip bir saat ileri alacağız zamanın göstergesini. Ne yalan söyleyeyim buna en çok sevineceklerden birisi olacağım. Sebep aynı: Zeytin efendinin, yorgun olduğu bir kaç günü saymazsak, hep güneşe göre uyanıyor olması. Uyanmakla kalmıyor evde hizmetçisi seçtiği beni de uyandırıyor. Birlikte sabah rutinlerimizi gerçekleştiriyoruz. Şimdiye kadar saat 5-5.30 arasına denk gelen uyanma saati yeni düzende 6-6.30'a denk gelecek :)
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.