Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
blog yazmanın en ilginç yanı belki de yazdıklarımızın tarihleriyle birlikte kayıt altına alınıyor oluşu ve bu kayıt edilen yazıların her daim herkes tarafından okunabiliyor oluşu. elbette blog sahibi, hizmet sunucu ve benzer bir takım yerler izin verdiği sürece.
şimdi bu girdiyi yazarken yaşamakta olduğum ülke ilginç bir dönemden geçiyor. ilginçliklerin ne olduğunu, neden ilginç olduklarını, bu konularda düşündüklerimi sayfama taşımadığım için bana kızanlar, ülke böyle bir dönem geçirirken kedi fotografı yayınlamamı eleştirenler için kısa açıklama yapacağım. aslında benzer bir açıklamayı aylar-yıllar önce yapmış ve özetle suya sabuna dokunmayan yazılara devam edeceğim demiştim. belki bilinenin tekrarı olacak ama tarihe not düşmek adına tekrar etmekte yarar var. 2006 yılında şöyle demişim:
şimdi bu girdiyi yazarken yaşamakta olduğum ülke ilginç bir dönemden geçiyor. ilginçliklerin ne olduğunu, neden ilginç olduklarını, bu konularda düşündüklerimi sayfama taşımadığım için bana kızanlar, ülke böyle bir dönem geçirirken kedi fotografı yayınlamamı eleştirenler için kısa açıklama yapacağım. aslında benzer bir açıklamayı aylar-yıllar önce yapmış ve özetle suya sabuna dokunmayan yazılara devam edeceğim demiştim. belki bilinenin tekrarı olacak ama tarihe not düşmek adına tekrar etmekte yarar var. 2006 yılında şöyle demişim:
Blog yazmaya karar verdiğimde temel amacım Türkçe içeriğin kısıtlı olduğu sanal ortamda, bu eksikliği elimden geldiğince gidermek idi. Böyle bir amaçla yola çıkınca günlük politik gelişmeler, ekonominin durumu, günlük siyaset gibi günlük konular bu sayfaların dışında kaldı. Elbette bu tercihin farklı sebepleri vardı ve bu sebepler geçerliliğini koruyor. Bu nedenle yazının başlığında belirtilen suya ve de sabuna dokunmayan yazılara devam edilecek.şimdilerde Türkçe içeriğe katkıda bulunma gibi ulvi amaçlarım da yok. hala o gün yazdığımı savunmaya devam ediyorum:
Günlük yazıları okumak isteyenler için bir çok gazete yayımlanıyor her gün. Her gün her gazetede en az 5 yazar yazıyor. Günlük gelişmeleri takip etmek istiyorsanız sayfanın yazarını boşa takip etmeyin.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.