Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Uzun isimli, etkileyici bir kitap Ressamın Bahçıvanıyla Marul Üzerine Sohbeti. Kitabın yazarı Henri Cueco, gerçekten ressam. 1929 doğumlu. Paris'te yaşıyor. Kitap, ressam/yazar Cueco'nun demiryollarından emekli bahçıvanıyla yaptığı sohbetleri içeriyor. Yazarla kıyaslandığında eğitimsiz bahçıvanın söyledikleri kimi durumlarda yıllarını felsefeye vermişleri şaşırtacak kadar özlü olabiliyor. Hayatınıza ilişkin düşünmenize yol açacağını düşündüğüm bu kitabı okumanızı öneririm. Kitabın arka kapağında yazıldığı gibi:
"Kitabı bitirdiğinizde, bahçıvanın size fısıldadığını duyacaksınız: <Yaptığınız her ne olursa olsun bahçenizin bakımını asla ihmal etmeyin> Gerçek ve mecaz anlamda.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.