Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Yaşamak mı Yoksa Ölmek mi? adlı oyun için bilet almıştık. Oyunculardan birisinin rahatsızlığı nedeniyle Modigliani'yi izledik. Geçtiğimiz aylarda izlemeyi çok istediğim, bir türlü denk getirip izleyemediğim oyunlardandı Modigliani.
İtalyan ressam Modigliani'nin (1884-1920) Paris'te sefalet içinde geçen hayatından bir kesit sunuluyor oyunda. Modigliani'nin çevresi, kendisi gibi değeri sonradan anlaşılan ressamlarla çevrili. İki buçuk saat kadar süren oyunun ilk perdesinde, ressamların hayatının zorlukları, bunaltıcılığı ve çaresizlik, son derece başarılı bir şekilde sergileniyor. Öyle ki izlerken bunalıyor insan. Modigliani rolünde Olcay Kılavuzlu, Modigliani'nin sevgilisi şair Béatrice Hastings rolünde TRT'nin uzun soluklu dizisi Bizim Evin Halleri'nden tanıdığımız Berfu Öngören rollerinin hakkını veriyor. Oyuncuların hepsi başarılıydı aslında, gene de benim en çok beğendiğim Modigliani'nin ressam arkadaşı Maurice Utrillo'yu oynayan Orhan Özyiğit. Oyunun yönetmeni Barış Eren'in tiyatro dışında resimle ilgili de çalışmalarının olması, sahneye koyuşunda etkili olmuştur sanırım. Oyunu başta bir reji yorumu ile izlemediğimden bu konuda kesin yorumda bulunma olanağım yok.
Modigliani hakkında ek bilgi almak isterseniz aşağıdaki bağlantılara bakmanızı öneririm.
http://www.expo-modigliani.net/
http://en.wikipedia.org/wiki/Amedeo_Modigliani
http://www.mystudios.com/gallery/modigliani/gallery_wall.html
http://www.artcyclopedia.com/artists/modigliani_amedeo.html
İtalyan ressam Modigliani'nin (1884-1920) Paris'te sefalet içinde geçen hayatından bir kesit sunuluyor oyunda. Modigliani'nin çevresi, kendisi gibi değeri sonradan anlaşılan ressamlarla çevrili. İki buçuk saat kadar süren oyunun ilk perdesinde, ressamların hayatının zorlukları, bunaltıcılığı ve çaresizlik, son derece başarılı bir şekilde sergileniyor. Öyle ki izlerken bunalıyor insan. Modigliani rolünde Olcay Kılavuzlu, Modigliani'nin sevgilisi şair Béatrice Hastings rolünde TRT'nin uzun soluklu dizisi Bizim Evin Halleri'nden tanıdığımız Berfu Öngören rollerinin hakkını veriyor. Oyuncuların hepsi başarılıydı aslında, gene de benim en çok beğendiğim Modigliani'nin ressam arkadaşı Maurice Utrillo'yu oynayan Orhan Özyiğit. Oyunun yönetmeni Barış Eren'in tiyatro dışında resimle ilgili de çalışmalarının olması, sahneye koyuşunda etkili olmuştur sanırım. Oyunu başta bir reji yorumu ile izlemediğimden bu konuda kesin yorumda bulunma olanağım yok.
Modigliani hakkında ek bilgi almak isterseniz aşağıdaki bağlantılara bakmanızı öneririm.
http://www.expo-modigliani.net/
http://en.wikipedia.org/wiki/Amedeo_Modigliani
http://www.mystudios.com/gallery/modigliani/gallery_wall.html
http://www.artcyclopedia.com/artists/modigliani_amedeo.html
Modigliani ile ilgilenen birilerini görmek ne güzel başarılar...
YanıtlaSil