Kimi bir kaç cümlelik kimi bir kaç sayfalık anılarla dolu öykücükler ve tümünü bağlayan farklı bir kurgu. Barış Bıçakçı'nın son novellasını severek okudum. Okuma heyecanını bozmadan, konusundan kısaca bahsetmek istiyorum. Halis Bey, emekli elektrik mühendisi. Ayşe ise başarılı bulunan bir öykü kitabı yayınlamış bir peyzaj mimarı ve tercüme yaparak hayatını kazanıyor. Tercüme bürosunda rastlaşıyorlar ve Halis Bey Ayşe'den anılarını öyküleştirmesini istiyor, ücreti karşılığında. Novella, Halis Bey'in anıları ve Ayşe'nin hayatını anlatan bölümlerle kurulmuş. Novellada yer alan bölümlerin her biri ayrı öyküler haline getirilebilecek derinlikte. Ayşe'nin hayatına dair bölümlerde ülkenin gündemine dair göndermeler de yer alıyor. Daha önce okuduğum eserlerinde olduğu gibi bolca Ankara var arka planda. Hatta Garson başlıklı bölümde Ankara başrolde. İstanbullular deniz yok, fazla gri dese de Ankara, Ankara'da yaşamaya alışmışlar için kendine has özellikleri ve güzelli...
Anı kitapları okumayı seviyorum. Özellikle Türk siyasi tarihinde rolü bulunan kişilerin yazdığı anı kitapları, günümüz Türkiye'sini anlamak için iyi olanaklar sunuyor. 84 yıllık yaşamının önemli bir bölümünü sosyalizm mücadelesi içerisinde geçirmiş Sadun AREN'in anıları, sol tarihe ışık tutuyor. Türkiye İşçi Partisi yıllarını, Mehmet Ali Aybar'la olan mücadelelerini içtenlikle anlatmış Aren. Anlatmış derken, kelimenin tam anlamıyla anlatmış. Kitap, Aren'in anlatımlarının ses kayıtlarından yapılan düzeltmelerle oluşturulmuş. Böyle olunca oldukça hızlı okunabilen sohbet tadında bir eser meydana gelmiş.
Kitabın son bölümleri, Aren'in günümüzde sosyalizm yolunda verilecek mücadelelerle ilgili görüşlerini içeriyor. Bu bölümleri tek başına okuduğunuzda sosyalizmden vazgeçmiş, özelleştirme yanlısı (kitapta bu yöndeki fikirlerin iktisadi nedenlerini iyi incelemek lazım) deyim yerindeyse geçmişte yaptığı hataların farkına varmış bir eski tüfeğin anıları sanabilirsiniz. Aslında dikkatli okunduğunda son bölümü tek başına okusanız bile böyle bir kanıya ulaşmak olanaksız. Ancak, Sadun Aren'in tespitleri uygulamada yapılan hatalara yönelik. Geçmişte sosyalist devrim olana kadar bir çok sorun tartışılmazken, günümüzde var olan sistem içerisindeki iyileştirme çabalarının mücadeleye katkı sağlayacağını söylüyor Aren ve aşağıdaki kısa alıntıdan da anlaşılacağı gibi hala sosyalist olduğununun altını çiziyor.
Sol hakkında kelam edenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap. Geçmişte bu uğurda mücadele vermiş olanların deneyimlerini paylaşmalarının yararı bu kitapla bir kez daha görülüyor. Puslu Camın Arkasından'ı herkese öneririm. İyi okumalar...
Sosyalizm öyle kurulacak bir şey değil, bir yaşama biçimi. Oraya yaşanarak gelinir. Bundan dolayı da küreselleşmeyi olumlu bir aşama olarak görüyorum. Çünkü sosyalizmin barışçılığı, sömürünün ortadan kaldırılışı olursa, global çapta olur. Dünyanın başka yerinde vahşet varken, siz kendi ülkenizde sosyalizm yapamazsınız. Onun için bu tür sosyalizmin bir ön gereği de globalleşmedir. Globalleşmeye bağlı olan her şey insanlığın kazanımıdır. İnsanlığın ileri atılmış bir adımıdır. Eski tip sosyalizmi bu bakımdan biraz geri buluyorum.
Sol hakkında kelam edenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap. Geçmişte bu uğurda mücadele vermiş olanların deneyimlerini paylaşmalarının yararı bu kitapla bir kez daha görülüyor. Puslu Camın Arkasından'ı herkese öneririm. İyi okumalar...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.