Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Muğla halkının amatör oyunculuğu, Yüksel Aksu'nun azmi ile birleşince seyrine doyulmayan bir film çıkmış ortaya. Dağ köylerinde kendi yaptığı dondurmayı satarak geçinmeye çalışan Ali, bir yandan ev halkının inançsızlığı ile bir yandan geçim sıkıntısı ile uğraşmaktadır. Ancak, asıl derdi fabrikasyon dondurmaların sektörü kaplaması ve satışlarının gün geçtikçe düşmesidir.
Film, iki gün içerisinde geçiyor. Ali'nin motorunu kaybetmesi ve bulması hikayesi anlatılan. Yer yer anlaşılması güçleşen yöresel şive, kimi yerde göze batan kameraya bakmalar ama film boyunca hiç yitmeyen sıcaklık ve samimiyet. Dondurmam Gaymak'ın kısa özeti budur bence. Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nin köydeki temsilcisinin gomünistçe uyarılarına aklı yatan ancak son tahlilde aileden Demirelci olduğunu söyleyen Ali'nin traji komik hikayesi görmek, amatör ruhla çekilmiş başarılı bir film izlemek için acele edin.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.