Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Pozisyon yaratma konusunda sıkıntı yaşayan takımlardan olduk hep. Kapalı savunmaları açma konusunda zorlanıyoruz. İspanyada'da aynı şey oldu. Bulduğumuz fırsatları da değerlendiremeyince sonuç kaçınılmazdı, elendik.
UEFA'dan elenmek o kadar kötü değil aslında. Ancak, eğer lig şampiyonluğunu hedefliyorsanız bunu sadece derbi kazanarak yapamazsınız. Ligde bulunduğu konum ile oynadığı futbolun ilgisi olmasa bile şu an için sonuncu olan takıma karşı öne geçtikten sonra beraberliği zor kurtarmışsak bir şeyler yanlış gidiyor demektir.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.