Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Ankara'lılar bilirler. Şehrin içerisinden geçen ve başka şehirlerin adıyla anılan yollar vardır. Konya yolu Konya'ya doğru gider, Eskişehir yolu Eskişehir'e doğru. Aynı şekilde İstanbul ve Samsun yolları da ilgili kentlere doğru ilerler. Çevre yolu yapılmadan önce şehirlerarası otobüsler bu yolları kullanarak Ankara'dan çıkarlardı. Artık, batıya gidenler dışında hepsi, otobüs terminalinden ara yollar kullanarak çevre yoluna ulaşıyorlar.
Kent ismiyle anılan yollar hem kenti diğer kentlere bağlayan transit yollar olduklarından hem de Ankara'nın etrafındaki mahallelere ulaşımı sağladıklarından gidiş geliş olarak ayrılmış geniş yollardı. Artık çok daha genişler. Belediyenin yol genişletme ve köprülü kavşak çalışmaları sonrasında hiçbir ışığa rastlamadan kilometrelerce yol gidebiliyorsunuz. Gittiğiniz yol otoyol özelliklerinde değil. Yani hayvan ve yaya trafiğine yasaklanmış, çevresinde hayvan ve yayaların girmesini engelleyecek önlemler alınmış yollar değil. Zaten şehir içerisinde oldukları için hız sınırlaması da var: saatte 50 km.
Yıllardır Ankara'da yaşıyorum ve yaklaşık 14 yıldır araba kullanıyorum. Yol genişletme çalışmaları sonrasında, kent isimli yolların hiç birisinde sürekli uygulanan hız kontrolü görmedim. İki üç gün uygulamalar görmüştük bir dönem Eskişehir yolunda. Ancak, bu uygulamalar da sürekli olmadı ne yazık ki. Yurt dışında bulunmuş olanlarınız bilecektir, hız sınırlarına uymamanın cezası ağırdır. Hele bu suçu işlemekte ısrarcı olursanız psikolojik testten geçirilirsiniz. Ülkemizde trafik kazalarını görünce hızını düşüren ve hız ölüm getirir işte böyle tespitini yaptıktan sonra, kaza yapan araçtan daha hızlı seyrine devam edenler çoğunlukta.
Ankara gibi mesaisi ve trafik yoğunluğunun hangi saatte nerede olacağı tahmin edilebilen bir şehirde mesaileri ayarlamak, toplu taşımı geliştirmek, metro-tramvay-otobüs sayısını ve güzergahını arttırmak gibi alınabilecek bir çok önlemden önce yolları otobanlara çevirmek btrafik bilinci yüksek (!) ülkemizde kazaları çok arttıracaktır. Bu öngörümün gerçekleşmemesi tek dileğim. Bunu engelleyebilmemiz için trafik kurallarına (hız sınırları öncelikli olmak üzere) uymamız yeterli aslında. Nedense hiç umudum yok...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.