Kimi bir kaç cümlelik kimi bir kaç sayfalık anılarla dolu öykücükler ve tümünü bağlayan farklı bir kurgu. Barış Bıçakçı'nın son novellasını severek okudum. Okuma heyecanını bozmadan, konusundan kısaca bahsetmek istiyorum. Halis Bey, emekli elektrik mühendisi. Ayşe ise başarılı bulunan bir öykü kitabı yayınlamış bir peyzaj mimarı ve tercüme yaparak hayatını kazanıyor. Tercüme bürosunda rastlaşıyorlar ve Halis Bey Ayşe'den anılarını öyküleştirmesini istiyor, ücreti karşılığında. Novella, Halis Bey'in anıları ve Ayşe'nin hayatını anlatan bölümlerle kurulmuş. Novellada yer alan bölümlerin her biri ayrı öyküler haline getirilebilecek derinlikte. Ayşe'nin hayatına dair bölümlerde ülkenin gündemine dair göndermeler de yer alıyor. Daha önce okuduğum eserlerinde olduğu gibi bolca Ankara var arka planda. Hatta Garson başlıklı bölümde Ankara başrolde. İstanbullular deniz yok, fazla gri dese de Ankara, Ankara'da yaşamaya alışmışlar için kendine has özellikleri ve güzelli...
Başrol oyuncusunu görünce, yaz aylarında birbirinden beter filmlerden sıkılanların yüzünü güldürecek bir film diye düşünüp heyecanlandık. Sabina rolünde, Karşı Pencere filmini seyredenlerin hatırlayacağı Giovanna Mezzogiorno oynuyor. Bakınız yandaki fotograf.
Filmin konusunu, iç karartıcı cinsten: aile içi taciz. Dünyanın bir çok yerinde yapılan ve çoğu kez gizlenen, bu nedenle hayatın ilerleyen dönemlerinde farklı ruhsal bozukluklara neden olan bir dram. Film, kimi bölümlerinde bu dramı iyi bir şekilde işlemiş. Sabina'nın erkek arkadaşına karşı güvensizliğinin işlendiği sahne oldukça başarılı. Sabina rolünde, fotograf pek benzemese bile benim Sanem Çelik'e benzettiğim, Mezzogiorno iyi iş çıkartmış. Keza erkek arkadaşı Franko rolünde Alessio Boni'de rolünün hakkını veriyor. Ancak, oyunculuklardaki başarı filmi kurtarmaya yetmiyor.
Konuya hiç bir katkı sağlamayan yan hikayeler, bakınız film çekme sevdasındaki yönetmen ve Sabina'nın kız arkadaşı, oldukça gereksiz şekilde uzatılmış final bölümü, aslında sadece dram olarak işlense insanın içini acıtacak bir hikayenin romantik komedi tarzına benzer bölümlerle sulunadırılması filmi başarısız yapan özellikleri ne yazık ki. Gene de bu kavurucu sıcak günlerde, klimalarla serinletilmiş bir sinema salonunda geçirecek iki saatiniz ve 10 YTL civarında paranız varsa gidip izleyebileceğiniz bir film Yüreğimdeki Canavar.
Filmin konusunu, iç karartıcı cinsten: aile içi taciz. Dünyanın bir çok yerinde yapılan ve çoğu kez gizlenen, bu nedenle hayatın ilerleyen dönemlerinde farklı ruhsal bozukluklara neden olan bir dram. Film, kimi bölümlerinde bu dramı iyi bir şekilde işlemiş. Sabina'nın erkek arkadaşına karşı güvensizliğinin işlendiği sahne oldukça başarılı. Sabina rolünde, fotograf pek benzemese bile benim Sanem Çelik'e benzettiğim, Mezzogiorno iyi iş çıkartmış. Keza erkek arkadaşı Franko rolünde Alessio Boni'de rolünün hakkını veriyor. Ancak, oyunculuklardaki başarı filmi kurtarmaya yetmiyor.
Konuya hiç bir katkı sağlamayan yan hikayeler, bakınız film çekme sevdasındaki yönetmen ve Sabina'nın kız arkadaşı, oldukça gereksiz şekilde uzatılmış final bölümü, aslında sadece dram olarak işlense insanın içini acıtacak bir hikayenin romantik komedi tarzına benzer bölümlerle sulunadırılması filmi başarısız yapan özellikleri ne yazık ki. Gene de bu kavurucu sıcak günlerde, klimalarla serinletilmiş bir sinema salonunda geçirecek iki saatiniz ve 10 YTL civarında paranız varsa gidip izleyebileceğiniz bir film Yüreğimdeki Canavar.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.