Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Deniz Kavukçuoğlu'nu Cumhuriyet gazetesinde yazdığı yazılarla tanıdım. Akıcı dili, ele aldığı konuları örneklerle açıklaması hoşuma gitti. Cumhuriyet'i internet üzerinden takip etmeye karar verince, abonelik ücretini ödemek için büroya gittiğimde gördüm Karl Marks'tan Günümüze Almanya'da Sosyal Demokrasi / Sosyal Demokraside Temel Eğilimler isimli araştırma kitabını. Sosyal demokrasinin ideolojik temellerini hep merak etmişimdir. Neyse, kitabı satın aldım ve okumaya başladım. Ancak araya başka kitaplar girince daha uygun bir zamana bıraktım. Kavukçuoğlu'nun Sen vatan haini misin, baba? isimli anı kitabını ise çalıştığım iş yerinin kütüphanesinde gördüm. Görür görmez aldım ve 480 sayfaya sığdırılmaya çalışılmış, ömrün 25 yılına ait anılar arasında kayboldum. Gazete yazılarından tanıdık gelen akıcı dil anı kitabını da rahat okunur kılmış. Ancak yazar, anılarını okuyucu ile paylaşırken tarihsel sıra izlemek konusunda çaba harcamamış. Kitabı okurken hisettim belki yanlış belki doğru, sanki konu konuyu açmış, anı anıyı canlandırmış. Yazar, bu anıları ayrı bölümlerde anlatmak yerine hatırladıkça uç uca eklemiş. İyi de yapmış. Tarihsel sıra ile yazsa olayları yaşarken duyduklarını aktarmada bu derece başarılı olur muydu bilemiyorum.
Kimi bölümlerde gezi kitaplarında olmayan ayrıntılı mekan tanımlamalarına yer verilmiş. Özellikle Portekiz ve İtalya'ya yapmayı planladığınız seyahat varsa, gitmeden önce Kavukçuoğlu'nun kitabını okumanızı öneririm. Yıllar boyu çok sevdiği ülkesinden uzakta yaşamak zorunda kalmış birisinin, tüm yaşadıklarına karşın hala ve inatla ülkesini sevmesi etkileyici. Bunu Kavukçuoğlu'nun siyasi görüşlerine bağlamak sanırım yanlış olmaz. Yaşadıklarını, yaptıklarını ve yapmadıklarını büyük bir açık yüreklilikle okurlarıyla paylaşması sık rastlanılır bir durum değil. Yer yer güldüren, yer yer üzen ama her sayfası keyifle okunan bir anı kitabı Sen vatan haini misin, baba?
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.