Yağmur damlaları arabanın silecekleriyle yarış halindeydi. Az önce temizlenen yerler, gökten düşenlerle yeniden ıslanıyor ve görüşü bozmaya devam ediyordu. Binalar ve şehir uzaklaşırken, ne yapıyorum gerçekten diye düşündü. İç sesini sözle tekrarladığını fark ettiğinde, arabada yalnız olduğuna şükretti. İş çıkışı, akşam trafiğinde kendi kendine konuşmak pek garip karşılanmazdı gerçi. Bu aralar akıl sağlığını korumak herkes için zordu. Zor zamanlardan geçiyoruz, dedi kendi kendine. Hangi zamanımız kolay oldu ki diye ekledi. Kendine hak verdiğini fark edip güldü. Hava kararmaya başlayacak birazdan, daha çevre yoluna bile gelemedim. Bu gidişle bugün rekor kıracağım. Neyse ki evde bekleyenim yok. Bekleyeni olmadığına sevinmesi garibine gitti. Çocukluğu ve gençliği boyunca kendisini hep kalabalık bir ailenin babası olarak hayal ettiğini hatırladı. Karısı, kızları ve oğulları ile güle eğlene yaşayıp gideceği kocaman bir ev görürdü ne zaman geleceği düşünse. Oysa hiç evlenmed...
Deniz Kavukçuoğlu'nu Cumhuriyet gazetesinde yazdığı yazılarla tanıdım. Akıcı dili, ele aldığı konuları örneklerle açıklaması hoşuma gitti. Cumhuriyet'i internet üzerinden takip etmeye karar verince, abonelik ücretini ödemek için büroya gittiğimde gördüm Karl Marks'tan Günümüze Almanya'da Sosyal Demokrasi / Sosyal Demokraside Temel Eğilimler isimli araştırma kitabını. Sosyal demokrasinin ideolojik temellerini hep merak etmişimdir. Neyse, kitabı satın aldım ve okumaya başladım. Ancak araya başka kitaplar girince daha uygun bir zamana bıraktım. Kavukçuoğlu'nun Sen vatan haini misin, baba? isimli anı kitabını ise çalıştığım iş yerinin kütüphanesinde gördüm. Görür görmez aldım ve 480 sayfaya sığdırılmaya çalışılmış, ömrün 25 yılına ait anılar arasında kayboldum. Gazete yazılarından tanıdık gelen akıcı dil anı kitabını da rahat okunur kılmış. Ancak yazar, anılarını okuyucu ile paylaşırken tarihsel sıra izlemek konusunda çaba harcamamış. Kitabı okurken hisettim belki yanlış belki doğru, sanki konu konuyu açmış, anı anıyı canlandırmış. Yazar, bu anıları ayrı bölümlerde anlatmak yerine hatırladıkça uç uca eklemiş. İyi de yapmış. Tarihsel sıra ile yazsa olayları yaşarken duyduklarını aktarmada bu derece başarılı olur muydu bilemiyorum.
Kimi bölümlerde gezi kitaplarında olmayan ayrıntılı mekan tanımlamalarına yer verilmiş. Özellikle Portekiz ve İtalya'ya yapmayı planladığınız seyahat varsa, gitmeden önce Kavukçuoğlu'nun kitabını okumanızı öneririm. Yıllar boyu çok sevdiği ülkesinden uzakta yaşamak zorunda kalmış birisinin, tüm yaşadıklarına karşın hala ve inatla ülkesini sevmesi etkileyici. Bunu Kavukçuoğlu'nun siyasi görüşlerine bağlamak sanırım yanlış olmaz. Yaşadıklarını, yaptıklarını ve yapmadıklarını büyük bir açık yüreklilikle okurlarıyla paylaşması sık rastlanılır bir durum değil. Yer yer güldüren, yer yer üzen ama her sayfası keyifle okunan bir anı kitabı Sen vatan haini misin, baba?
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.