Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Dün kaldığım yerden devam etmeye çalışayım. Bu yazıda işin daha çok kullanıcı tarafını izah etmeye gayret göstereceğim. Bir kere televizyon yayınının sayısal olması, alıcılarımızın (yani televizyonlarımızın) değiştirilmesini gerektirmeyecek. İlerleyen yıllarda sayısal alıcılı televizyonlar üretilecek elbette, alına bakarsanız bu tip cihazlar hali hazırda satılıyor zaten (daha çok ombi diye adlandırılan hem sayısal hem analog tuner'lileri özellikle), ancak tüm televizyonların sadece sayısal alıcılı modellerle değiştirilmesi uzun yıllar alacaktır. Yani bu dönüşüm (sayısal yayın dönüşümü) renkli TV gibi bir dönüşüm değil.
Ne gerekecek peki bu sayısal yayını izlemek için? Tıpkı sayısal uydu yayınlarını izlemek için de ihtiyaç duyduğumuz Set Üstü Kutusu (SetTopBox - STB). Bu kutuların içerisinde, gönderilen yayınları almaya uygun almaç (reciever) ve yayını televizyonun anlayacağı biçeme (formata) çevirecek donanım bulunmaktadır. DVB-T yayınları için farklılık bir yerde kutu seçiminde başlayacak. Sayısal uydu yayınlarının aksine DVB-T yayınını almak için çanak antene ihtiyacınız olmayacak. Şu anda normal yayınları almak için kullandığınız küçük antenler benzeri antenler işinizi görecek. Burada uyducular itiraz edip, "o küçük anten ile alınan yayın sayısı belli, uydu ile bunu karıştırma" diye itiraz edeceklerdir. Elbetteki iki sistem birbirinden çok farklı. Burada tercihi kullanıcı yapacaktır. Ancak kişisel tahminim, zaten 3-5 kanal arasında gidip gelen genel izleyicinin tercihini daha zahmetsiz ve sorunsuz çalıştıracağı DVB-T'den yana kullanacağı şeklinde. Tabii eğer büyük ticari kanallarımız DVB-T paketleri içinde yer alırsa.
DVB-T ile birlikte hayatımıza girecek yeniliklerin büyük bir bölümüne dahil olup olamayacağımızı alacağımız STB belirleyecek. Eğer "zapper box" (Zaplama Kutusu) diye adlandırılan "dummy box" da denilen herhangi bir ek özellik taşımayıp sadece DVB-T yayınları çözebilen bir kutu alırsak, sadece DVB-T yayınlarını izleyebiliriz. Bu yayınlarla birlikte gönderilecek ek içeriği görüntüleyemeyiz. Konuyu anlayabilmek için teleteks sistemli televizyonları ve bu sisteme sahip olmayanları düşünebiliriz. Peki, bu "ek" yayınları almak için ne yapmak gerekiyor? Bu ek yayınlar neler? Her cihaz, tüm ek yayınları alabilir mi? Bu cihazlar ve ek yayınlar için farklı standartlar var mı? Sabırsız olmayın bu da diğer bir yazının konusu. Şunu belirtmek ile yetineyim ek yayınların ne olduğunu anlayabilmek için. Tenis turnuvası yayını sırasında hangi korttaki maçı izleyeceğinizi seçip, oyunu izlerken atılan bir servisin teknik özelliklerini ekranınıza taşıyıp, oyuncunun geçmiş kariyeri ile ilgili deyatlara göz atıp bir de kimin kazanacağına dair bahse girmek; bu arada pizzanızı sipariş edip, setler arasında, oyuncunun giydiği ayakkabının aynısının kaça satıldığına bakmak istemez misiniz? Yanıtınız evet ise bir sonraki yazımı kaçırmayın. Tüm bunlar DVB-T ile birlikte yaygınlaşacak olan (şu an benzer örnekleri yurtdışında kullanılan) eTV (Etkileşimli Televizyon - iTV Interactive Television) getirdiklerinden...
Amerikada genel olarak televizyon kanalari DVB-C (cable) yontemini kullanarak yayin yapapiyorlar.
YanıtlaSilIEEE nin aylik dergisi Spectrum (www.spectrum.ieee.org) da "A Broadband Utopia" adli makalede.ABD'nin Utah eyaletinde Broadband yayinciligi baslandigini ogrendim.
Broadband yayinciligin en onemli ozlelligi televizyon programlarini, telefonu ve interneti musterinin evine tek bir fiber-optik kablo ile getiriyor olmasi.
Su anda Utah'da 3000 musterisi olan bu sistemin simdilik hizi 30 Mb/s fakat en kisa surede bu hizin 50Mb/s ile 100Mb/s arasinda bir hiza ulasacagini soyleniyor.Bu da su anda yaygin olarak kullanilan cable veya digital line connection de 10 ile 20 kat hizli oldu ayrica belirtiliyor.
Sevgili Özgür'ün bahsettiği (internet, televizyon ve telefon hizmetinin aynı firma tarafından sağlanması) modeline "Triple Play" ismini veriyorlar. Fransa başta olmak üzere kimi Avrupa ülkelerinde kullanılıyor. Ülkemizde de önümüzdeki dönemde yayınlaşacağını düşünüyorum...
YanıtlaSil