Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2006 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ışık ve gölge

Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı  çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor. 

Zeytin Bey'den pozlar

Zeytin Bey'den haberler vermeye devam edeyim. Bu aralar pek keyfi yok ne yazık ki. Evinde tadilat yapılınca, sakin bulduğu yerlere sığınıyor. Eski mutlu günlerine ilişkin iki fotograf önce :) Televizyonun üstü yeni keşiflerinden. Sıcak olduğundan mıdır?, yoksa radyasyon isteğinden mi bilemedim :) Şimdiki hali ise;

TCDD Vagon Restaurant

2006 yılında yazmıştım aşağıdaki yazıyı. Bu günlerde sıkça okunan bir yazı olduğunu görünce yazıdaki bilgileri kontrol edip güncelleyeyim istedim. 22 Şubat 2013 itibariyle öğrendiğime göre Vagon Restaurant kapanmış bulunuyor. Geçici olarak mı kapalı yoksa tamamen mi kapatıldı bilemiyorum. Keyifli bir mekandı. Anlaşılan sayfanın arşiv yazılarından birisi oldu. Ankara'da yaşayıp, Vagon Restaurant'ı bilenlerin sayısı, ne acıdır ki, fazla değil. Oysa Ulus'taki merkez garın hemen yanıbaşında,  ağaçlar ve çimenlerle çevrelenmiş havuzunun kenarına yerleşmiş masaları, uygun fiyatı, kaliteli hizmeti ile açık havada yemek ve kahvaltı keyfi yapabileceğiniz sayılı yerlerden. Bu yazıyı yazıp yazmama konusunda biraz tereddüt geçirdim. Bu güzelliği siz sevgili okuyucularımla paylaşmak, genelde boş olan mekanın birden dolması anlamına gelecek çünkü. Geçtiğimiz pazar uzun pazar kahvaltısı (brunch da diyorlar :) yapmak için gittik bu güzel yere. Mekanın fotograflarını ilk fırsatta yaz...

'Neverland' kitabevi, ANKARA

NE YAZIK Kİ NEVERLAND KİTABEVİ KAPANDI....BU YAZI GÜZEL BİR ANI OLARAK ARŞİVLERDE DURUYOR.... Ankara'da yaşayıp Metropol sinemasını bilmeyen yoktur. Eskiden sokak olan şimdi cadde adını almış Selanik'te yer alan, Kızılay'ın eski sinemalarından. Tüze grubunun işlettiği, özellikle büyük salonlarında film izlemenin keyifli olduğu bir sinema. Yakın zamanda tadilat geçirdiğini ve artık daha güzel bir yer olduğunu belirteyim. Metropol sineması değil ancak bu yazımın konusu. Sinemanın tam karşısında, dışarıdan önemi çok da belli olmayan Neverland kitabevi. Önemi belli olmayan diyorum çünkü Türkiye'nin ilk çocuk kitabevi. "Kitapları çocukların ulaşabileceği yerler koyduk" demeleri boşuna değil. Gerçekten de 5-6 yaşındaki beyler ve hanımların boylarına göre düşünülmüş rafların yerleşimi. Kitabevinin sahibinin "çocuklar için bir şey yapmalı" diyen bir öğretmen oluşu, birazdan mekanın içini anlatınca sizlerin de hak vereceği insan ve hayvan sevgisi, işini s...

Ev işleri başlıyor

Evimizin tadilat işleri yarın başlıyor. Pencerelerimizin değiştirilmesi ile başlayacağız işe. Pencerelerini değiştirmeyi düşünenlere bir kaç küçük tavsiyede bulunabilirim. Seçeceğiniz marka kadar kullanacağınız cam da önemlidir. Her çift cam Isı cam değildir. Isı cam, tıpkı selpak, sana gibi ürünün ismi olmuş markadır. Bu arada ısı camın farklı ihtiyaçlara yönelik özel çözümleri var. Örneğin eviniz çok fazla güneşe maruz kalıyorsa iki cam arasına ısı geçirgenliği az bir malzemeden fitil konularak ışık geçirgenliği neredeyse aynı olan ancak ısıyı geçirmeyen, dolayısıyla evin sıcaklığını arttırmayan camlar var. Gene fazla gürültülü bir ortamdaysanız akustik lameks kaplamalı cam kullanabilirsiniz. Elbetteki bu istekleriniz size artan maliyetler olarak geri dönecektir :) Ancak bu işler her gün yapılan işler değil. Eğer camlarınızda perde kullanmak istemiyorsanız, iki cam arasında 'mikro jaluzi' denen bir sistem yerleştiriliyor. Bu sayede hem jaluziniz kirlenmiyor hem siz perde derd...

Blog'a kısa ara

Değerli okuyucularım, Elimde olmayan nedenlerle sayfamı güncellemeyi kısa bir süreliğine aksatabilirim. Bu nedenle şimdiden hepinizden özür diliyorum. Merak etmeyin, olumsuz bir durum yok. Bir kısmınızın dolaylı olarak bildiği tadilat işimiz başlayacak yakında. Bu nedenle sağa sola gitmekten başka işlere vakit ayrımam zor olacak. Bu arada eski yazılarımı okumanızı öneririm. Özellikle tiyatro, sinema ve kitap yorumlarımı okumanızı, düşüncelerinizi paylaşmanızı rica ediyorum. Artık okunmayan şeyler yazmaktan sıkıldım. Okunmadığım, okunsam da önemsenmediğim ortamlardan olabildiğince uzak durmaya çalışacağım. Eflatun'un çok sevdiğim bir sözü, yanlış anımsıyor olabilirim kelimeleri ama özü, " Hayatta hiç kimseye kendini sevdirmeye uğraşma" der. Doğru bir söz bence de. Sağlıklı, öz güvenli, sigarasız günler...

Klima seçimi

Evimize klima taktırmaya karar verdik. Yaz aylarında sıcaklardan bunalan tek biz olsak bu yazı da klimasız geçirmeyi düşünebilirdik. Ancak bu yaz evimizde ağır misafirimiz var. Sevgili Zeytin Bey. Biz duş alıp serinleyebiliyoruz, oysa o suyu hiç sevmez. Dışarı çıkıp yürüyoruz, onu dışarı bırakamıyoruz. Dışarıyı seyrettiği cam önlerinden başka bir eğlencesi de yok. Neyseki güvercin arkadaşları yalnız bırakmıyor Zeytin Bey'i de günleri çok sıkıcı geçmiyor. Klima dedik nereye geldik. Bu mevzuda makineci arkadaşların önerilerine ihtiyacımız var. Piyasada farklı fiyat ve özellikte bir çok marka var. Servis, kalite, elektrik tüketimi, fiyat-performans oranı gibi kriterleri bilen arkadaşların yorumlarını bekliyorum. Yorum bölümüne yazacaklarınız onayımdan sonra yayımlanacak.

Aliye - Halit Ergenç

Televizyon dizilerinin sadık izleyicisi sayılmam. Başından sonuna takip ettiğim dizi fazla değildir. Asmalı Konak'ın renklerinin canlılığı, Özcan Deniz'in sınıf değiştirmesini, dizi oyuncularının ve yönetmeninin farklılığı sadık bir izleyici yapmıştı beni. Aliye dizisinde ise Sanem Çelik ve Nejat İşler ikilisi için izlemeye başladım. Sanem Çelik 'i Filler ve Çimen isimli filmde farkettim ilk olarak. Kara Melek isimli bir dizide de uzun süre oynamış. Ancak o diziyi hiç izlememiştim. Filler ve Çimen'de çok iyi oynamıştı. Daha sonra Aliye dizisinin ilk sezonunda keyifle seyrettim. Nejat İşler'i Eylül Fırtınası, Mustafa Hakkında Herşey ve Anlat İstanbul filmlerindeki başarılı oyunculuğunu takdir ettim. Dizideki rolünün de hakkını veriyor, diye düşünüyorum. Halit Ergenç 'i (dizideki Sinan - Aliye'nin eski kocası) ise Aliye dizisi ile tanıdım. Başlarda, biraz da dizide canlandırdığı karakter nedeniyle ısınamadım. Ancak zaman geçip oyunculuğunu konuşturmaya başl...

Taipei - TAYVAN

Tayvan Çin'in güneyinde yer alan bir ada. Çin'de yaşanan devrim sonrası adaya kaçan Çinliler tarafından kurulmuş. Özellikle Amerika'nın yardımları sonucu oldukça gelişmiş. Taipei Tayvan'ın başkenti. Adanın kuzeyinde yer alsa da deniz kenarında değil. Gelişmiş metro ağına sahip (MassRapidTransport-MRT) kent parkları, tapınakları, gece pazarları, modern ve klasik mimarinin iç içe geçtiği binaları ile görsel bir şölen sunuyor. Taipei'ye Türkiye'den ulaşmak hiç kolay değil. Bangkok, Hong Kong Singapur ya da Kuala Lumpur'dan aktarma yapmak gerekiyor.

Eski bohçadan aktarım başlıyor

Sevgili ziyaretçilerim, Bir kısmınızın bildiği büyük bir kısmınızın ise bilmediği üzere eskiden de web sayfası olan biriyim. Belli sebeplerden ötürü eski sayfalarımı güncellemiyorum artık. Ancak buralara girdiğim içeriği yavaş yavaş blog'uma taşıyacağım. Öncelikle gezdiğim gördüğüm yerlerle ilgili olanları. Bu bağlamda ilk olarak Tayvan - Taipei ile ilgili yazı ve fotografları taşıyorum. Hadi hayırlısı...

Sonunda yaz geliyor

Uzun süren kış, ardından bahar mıdır? Baharsa hangi bahardır belli olmayan bir dönem ve Mayıs biterken sonunda ısınan havalar. Ankara'ya yaz geliyor artık. Bu gün 30 derece civarında olacakmış. Bizim buralar biraz daha serindir gerçi ama sıcaklık, Oran'da bile hissediliyor. Kış aylarında, güneşi göremeden geçen günler, haftalar boyu -belki doğa gibi- kabuğuma çekilip ısınacak havayı ve ışıldayacak güneşi bekliyorum. En verimsiz geçen günlerim, en uyumlu olduğum günlerim oluyor aynı zamanda. Hiç bir şeye itiraz etmeyen, verilen her görevi sorgusuz yerine getiren bir insanı kim sevmez ki zaten! Ama havalar ısınınca, güneş çıkınca...İşler değişmeye başlıyor yavaş yavaş. Doğru bildiğimi söylemeye başlıyorum. İtiraz ediyorum yeri geldiğinde, sorguluyorum. Hayatıma sahip çıkıyorum. Son zamanlarda, neredeyse her sabah Tuncay Akdoğan 'ın albümünü dinliyorum. Özellikle Hazar türküsünün başında okuduğu şiiri; beni sevenler, gidiyorum... sonra farkettim ki su akıyor rüzgar esiyor ya...

Zeytin Bey

Geçen gün 100. yazı üzerine gelen tebriklere yanıtımda bir çok kişiye teşekkür etmiştim. Sevgili Zeytin Bey'e de teşekkür etmiştim. Ancak, çevrede beyimizi tanıyanlar bu teşekkürün yetersiz olduğunu belirttiler. Sayın Zeytin'in ayrı bir yazıya konu olacak derecede önemli bir şahsiyet olduğu gerçeğini bir tokat (!) gibi yüzüme vurdu. Bu sarsıcı uyarı, silkinip kendime gelmemi sağladı. Bu uyanış sonucu yazımı, biraz gecikmeli de olsa buraya koyacağım... Yazıma sevgili Zeytin'in fotografı ile başlıyorum. Aa çok pardon büyük bir hata oldu. Sol üstte görülen şapkalı resim sevgili Zeytin Bey'e ait değil. Zeytin'in çok sevdiği (!) bir çok şey öğrendiği (dayak nasıl yenir gibi) abisi Fındık Efendi'ye ait fotograf yanlışlıkla karışmış yazıya. Hay Allah. Neyse, işte gerçek fotograf. Yazının sağında. Zeytin Bey'e ilişkin detaylı açıklamaları ilerleyen günlerde bulabilirsiniz. Bunu yazı dizisi haline getirmekteki tek amacım sayfamın ziyaretini devamlı kılmak elbette. A...

Evde tadilat

Bu aralar evimizde tadilat yaptıracağız. Bir iki haftadır hazır mutfak imalatçıları, pvc camcılar, balkon kapamacılar gelip ölçü alıyor, ürünlerini ve kendilerini övüyor. Aralarından hangisini seçeceğimize karar vermemiz kolay olmadı. Ancak sonunda kararımızı ve siparişlerimizi verdik. Şimdi işin en zor kısmı, inşaat ve montaj başlayacak. Zeytin bey bu işi hiç sevmeyecek. Zaten ölçü almaya gelenleri de hiç gözü tutmadı. Yabancı birisi eve geldiğinde hep yaptığı gibi, en güvenli yer bellediği, masanın altına saklandı. Tahminime göre tüm işlerin bitmesi bir ayı bulacak. İnşallah istediğimiz gibi olur. Evimizde daha keyifli otururuz...

İş başında

Geçen hafta, bir günlüğüne İstanbul'a gidip geldim. Kendimce önemli bulduğum bir toplantıya katılmak için 24 saatlik günün 12 saatini yollarda geçirmeyi göze aldım. İyi ki de gitmişim. Hem toplantı yararlıydı hem de iş başındaki kedik ile tanıştım. Ne yazık ki adını unuttum, ama eğer İstanbul'da yaşıyorsanız Harbiye'den Taksim'e doğru yürürken yönünüzü Taksim'e verdiğinizde sol yanınızda kendisini görebilirsiniz. Bu şansa sahip olmayanlar yanlardaki resimlerle yetinmek zorundalar...

Tea House, Kafe

Bahçelievler 7. cadde ve caddeye açılan ara sokaklar üzerinde bir çok kafe var. Bunlar arasında farklılık yaratabilenlerin sayısı fazla değil. Tea House, cadde üzerinde farklılık yaratabilen kafelerden birisi. 7. caddenin 6 numaralı binasının alt katında yer alıyor. Özellikle arka bahçesi, üzerinin kapatılması ile birlikte, güneşli kış günleri ile rüzgarlı bahar günlerinde ideal. Menüsü zengin sayılır. İçecek ve yiyecekler, Arjantin caddesindeki benzerleriyle kıyaslandığında ucuz fiyatlarla sunuluyor. Dekorasyonunda kullanılan malzeme ve renkler uyumlu. Mekanın tek sorunu çalan disko müziği. Kafelerde disko müziği, tam olarak disko, neden çalınır hiç anlayamamışımdır. Müzik ile ilgili problemin, her zaman yaşanmadığını umuyorum. Arkdaşlarınızla birlikte bahçelievlerde gidebileceğiniz güzel bir mekan. Adres ve telefon bilgileri ise; Tea House 7. cadde No:6/A Bahçelievler / ANKARA tel : (312) 221 32 20

Yüzüncü yazı sonrası

Öncelikle bir şeyi itiraf etmem gerekiyor; sayfamın bu kadar izlendiğinin farkında değildim. Tebrik gönderen herkese teşekkür ederim. Elimden geldiğince sık güncellemeye çalışacağım. Bu sayfaları oluşturmama vesile olan sevgili MartinMystere'e özel teşekkürlerimi gönderiyorum. Blog'unu en kısa sürede yeniden görmeyi istediğimi de sanal ortamlar aracılığıyla açıklıyorum. Sevgili Deniz'in yazdıkları yazma heyecanımı arttırıyor. Sağolsun. Sayfamı webde ararken, kendi sayfasında bağlantı vermiş olan herkese de çok teşekkür ederim. Hazır teşekküre başlamışken bana her konuda destek olan sevgili eşime, sabahları erken uyandıran sevgili kedikimiz Zeytin Bey'e de çoook büyük teşekkürler....İyi ki varsınız :)

100. yazı sebebiyle

Yazmaya başladığımda gün gelip sayının yüzü bulacağını düşünmemiştim. Daha nice yüzlere diyeyim. Sayfayı oluşturuken amacım editörün geri çevirmeyeceği yazılar hazırlamak ve bunları gönlümce yayınlamaktı. Editör kendim olunca, bu güne kadar, iknada sorun yaşamadım :) Yaşadıklarımı paylaşmak, güzelliklerden herkesin yararlanmasına sebep olmak gibi ulvi amaçların yanında ileride dönüp zamanında neler düşündüğümü hatırlamam için iyi bir yöntem blog. Hem yazması çok kolay, hem keyifli. google'a karşı oldum olası bir sevgim vardı. Blogger ile bu sevgim bir kat daha arttı. Ne iyi etmişim de yazmaya başlamışım... Mutlu pazartesiler....

ŞÖMİNE pide kebap

Mahallelerde, özellikle ara sokaklarda, gizli cennetler yer alır. Konu pide/kebapçı olunca tercihimi olabildiğince bu cennetlerden yana kullanırım. Hem lezzetli pide yersiniz hem de izzet ikram bol ve fiyatlar ucuz olur. Eskiden oturduğumuz Tuzluçayır'da birbirine yakın 3 pideci vardı. Aralarındaki rekabet en çok bizlere yarardı. Ücretsiz salata (mevsimine göre çoban ya da yeşil) hepsinin ortak ikramıydı. Farklılık yaratıp müşteriyi kendine çekmeye çalışan birisi salatanın yanında cacık ikram etmeye başlayınca diğerleri de onu izlemeye mecbur kalmıştı. Eski günler... Sizlere bu gün bahsedeceğim yer Dikmen İlker'de. Oran şehrine, dolayısıyla iş yerime yakın. Zaten genellikle haftaiçi öğlen yemeği için gidiyorum. Önce adını adresini vereyim. Şömine Kebap İlker 1. Cadde No:116/H tel: 482 40 40 / 481 41 42. Gelelim yiyecek ve ikramlara; öncelikle favori pidemi önermeyle başlayayım işe: Kuşbaşı-kaşarlı karışık. Gerçekten lezzetli yapıyorlar. Geçen gittiğimizde lahmacununu da çok b...

Erdal Öz'ün ölümü üzerine

Can yayınlarının sahibi Erdal Öz 6 Mayıs 2006 tarihinde, yakalandığı akciğer kanserine yenik düştü. Gülünün Solduğu Akşam, Kanayan, Yaralısın isimli kitaplarını okumuştum. Hepsinin üzerimde çok etkisi olmuştur. Özellikle Kanayan isimli kitabın etkisinden uzun süre kurtulamamıştım. İyiler erken mi ölüyor, yoksa biz mi yaşlanıyoruz bilemiyorum. Ancak bildiğim bir şey varsa eskiden babamın annemin tanıdıklarının ölüm haberlerini alırdık. Artık benim tanıdıklarımın ölüm haberlerini alır oldum. Barış Manço, Atıf Yılmaz, Erdal Öz... bu isimler hep bildiğim, eserlerini takip ettiğim insanlardı. Allah hepsine rahmet eylesin...

Trabzon fotograflar...

Boztepe Trabzon'a hakim bir tepe. Öğrendiğime göre 1940'lı yıllara kadar adı gibi boz bir tepeymiş. 1944 yılında mahkumlar ağaçlandırmışlar. Şimdi çamlarla bezenmiş yemyeşil bir tepe olsa bile adı hala Boztepe. Trabzon merkezinden 5 dakika sürüyor araç ile çıkmak. Tepede semaver çay içmek, aile gazinosunda yemek-içki keyfi yapmak güzel olsa gerek. Hava soğuk olduğu için çay bahçesinde oturmak nasip olmadı, ancak rakı balık ve sohbet yaptık bir Trabzon'lu abim ile. Merkez'de İskenderpaşa Camisi görülmesi gereken eserlerden. Aslına bakarsanız Trabzon merkezindeki binaların tümü görülmeye değer. Buralı arkadaşlardan öğrendiğime göre zamanında merkezde opera binası varmış. Kafelerde kızlar piyano çalarmış. Şimdi piyano çalana rastlamasam bile günlük hayatın her alanında bayanlara rastlamak olanaklı. İskenderpaşa mahallesi de var Trabzon'da. Google'dan bakmadım ama Trabzon için önemli bir kişi olduğu adının sık geçmesinden anlışılıyor. Meydan, Trabzon'un önemli ...

Trabzon ve Trabzonspor

Trabzon kentini futbolsuz, futbolu T r a b z o n s p o r suz düşünmek olanaklı değil. En son lig kupasını 1984-1985 sezonunoa almış olsa bile taraftarın gönlünde her sezon şampiyon. Yanda görülen klubün lisanslı ürünlerinin satıldığı TS Club, kupaların yer aldığı müze ve klüp yönetim bürosunun yer aldığı binanın arkasındaki Bordo Mavi'nin girişi. Mesaimizin başlaması ile mekanın açılış saatlerinin uyuşmaması nedeniyle sadece girişinin fotografını çekmekle yetindim. Kendimi bildim bileli tuttuğum, neden tuttuğumu ise bilmediğim ve sorgulamadığım takımımın kentine 17 yıl önce geldiğiminde fazla gezme olanağı bulamamıştım. Trabzonspor caddesi üzerinde Trabzonspor Hüseyin Avni Aker stadında hangi takımlar dize gelmedi ki. Liverpool'dan İnter'e, Barcelona'dan Moskova'ya bir çok dünya devi beklemediği bir takımla oynayıp beklemediği skorlarla evine dönmüştü. Son lig kupamız 1984-1985 sezonunda almış olmamız, 1995 yılındaki Fenerbahçe kabusu dışında şampiyonluğa yaklaşama...

Trabzon izlenimleri 2

Trabzon'da ikinci günüm. İlk gün sabaha karşı uyanmak zorunda kalınca gece kupa finalininin ikinci yarısını bile izleyemedim. Akşam on olmadan yatınca da sabah 5'de uyanmıştım. İyi ki de uyanmışım. 7 gibi yola koyuldum. Bir süre yürüyüp çevreyi tanımaya çalıştım. Baktım yolda çok görecek bir şey yok, dolmuşa binip Trabzon merkeze indim. Kaldığım yer Akçaabat'a yakın. Trabzon merkez 10 dakika kadar sürüyor dolmuşla. Bir YTL verince neredeyse sürekli araba bulunuyor. Merkeze giderken Hüseyin Avni Aker stadyumu yazısını görünce inip stadı göreyim dedim. Stad, Trabzonspor caddesi üzerinde, şehrin merkezine yakın bir yerde. Trabzon'u Trabzonspor'suz düşünmek olanaksız. İnanmakta zorlandığım bir şeyi sizlerle paylaşınca bana katılacaksınız eminimki. Trabzon merkezinin milliyetçi muhafazakar bir yapısı var. Siyasi olarak sağa daha yakın duruyor. Ancak son belediye başkanlığını CHP kazanmış. Nedenini sorunca farklı gerekçeler anlatılsa da Başbakan'ın Mehmet Ali Yılmaz t...

Trabzon ilk izlenimler

Trabzon'a 1989 yılından sonra ikinci gelişim. Kendimi bildim bileli tuttuğum takımın kentine ikinci gelişim iş için oldu. Mayıs'ın başı olmasına karşın soğuk ve yağışlı bir hava var. Ancak insanların sıcaklığı havanın soğukluğunu unutturuyor. Ne de olsa Trabzon... Havaalanından şehre gelirken bindiğim taksinin şöförü bir ay kadar geç kaldığını söyledi bu havaların. Eskiden Nisan ayı böyle geçermiş. Mevsimler kayıyor demek ki. Trabzon, Akçaabat'a doğru gelişiyor anladığım kadarıyla. Gene taksi şöförü amcanın anlattıklarından bu bölgenin (Akçaabat tarafının) son dönemde yapılan evlerle kıymetlendiğini öğrendim. Trabzon ile Akçaabat arası 8 km zaten. Köfte yemeğe gidip gelinebilir yani :) Burada 3 gün geçireceğim. Gündüzlerim iş ile geçeceğinden ancak mesai sonrası kenti gezebileceğim. İlk gözlemler bu kadar. Küçük bir not, Trabzon havaalanından servis aracı yok. Görebildiğim tek ulaşım aracı taksi. Belki minibüs vardır bölgeden geçen, ancak Havaş gibi bir servis yok. Taksi üc...

Nükleer Karşıtı Miting Sinop 2006

Bir süredir devam eden nükleer santral yapacağız açıklamalarına en net yanıt geçtiğimiz Cumartesi günü Sinop'tan verildi. Her ne kadar büyük sermayenin haber araçları (televizyon ve gazeteler) olayı görmezden gelse, görenler ise 4000 civarındaki katılımcıdan bahsederek etkinliği gölgelemeye gayret etse de Sinop'tan yükselen "nükleer istemiyoruz, üniversite yapın" çığlığını duymamak olanaklı değil. Halka karşın bir şeyler yapmaya çalışanlar, geçmişte olduğu gibi gelecekte de başarısız olacaktır. Ankara'dan TMMOB İl Koordinasyon Kurulu'nun organizasyonu ile Elektrik Mühendisleri Odası ankara Şubesi önünden Cuma gecesi 24'de kalkan otobüslerimiz 8 saatlik yolculuk sonrası Sinop'a ulaştı. Beklediğimden soğuk bir hava karşıladı cezaevi arkasına park edilen otobüsten çıktığımda. Havanın soğukluğu, Sinopluların kentlerine sahip çıkışlarının izlerini gördükçe hissedilmez oldu. Teknelerine, dükkanlarına, evlerine miting çağrılarını asmışlar. Nükleer karşıtı af...