Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Yazarı Aziz Nesin'e 1978 yılında Madaralı Roman Ödülünü kazandıran eserinin uyarlamasını Ankara Ekin Tiyatrosu'nda izledik. 1977 yılında yazılan kitap, bürokrasiyi, "kutsal devlet" düşüncesini eleştiriyor. İşin üzücü yanı, yazılmasının üzerinden yıllar geçmesine karşın kitapta eleştirilenlerin halen, belki daha da artmış olarak, sürmesi. Müzikli danslı oyun, süresi uzun olsa bile (2 saat kadar sürüyor) sıkılmadan, ilgiyle izleniyor. Oyuncular başarılı.
Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi'ne bu güzel oyunu izlememize vesile oldukları için teşekkür ederim. Sanata verdikleri desteğin sürmesini beklerken bir yandan da halkımızın tiyatrolara daha sık gitmesini dilerim. Oyunların pahalı olması sigaraya günde 3-5 milyon veren kişiler için mazeret olamaz.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.