Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Sadun Aksüt, Türk müziğinin önemli isimlerinden biri olmasına karşın, son günlere kadar, konuyla yakından ilgilenenler dışında fazla tanınmıyordu. Sisli bir eylül gecesi, "Turkish chillout" olarak tanıtılan albüme kadar. 1932 doğumlu, yani bu gün itibariyle 73 yaşında, tanbur ustası. Tanbur ile ilgili yazdığı kitaplar var. Turkishtime web sitesi Üstat ile söyleşi yayımlamış. Sevgili eşim sayesinde bu albümden haberdar oldum. Özellikle albüme ismini veren şarkı çok hoşuma gitti. Üstat, ilk kez bu albümde sesiyle bizlere ulaşıyor. Nice yaşlara, nice albümlere demek dışında bir şey kalmıyor bizlere.
kesinlikle haklısın hocam. Sadut Hocamız bulundugumuz memlekette yeterince tanınmıyor ama yurt dışında chill out albumunu bilenler biliyor.
YanıtlaSilBence muhtaşem bir albüm olmuş dinlemekten inanılmaz keyif alıyorum...
Sadun hocamıza saygılarımla....
yeni albumlerde bekliyoruz....