Metrodan çıkmak için yürüyen merdivene adımımı attığımda, dışarıda beni nelerin beklediğinden haberim yoktu. Okula, işe yetişme telaşında olanların kalabalığı bitmiş, toplu ulaşım, acelesi olmayanlara kalmıştı. Merdivenin son basamağını geldiğimde sokak sakin ve huzurlu görünüyordu. Sabahın serinliği yerini öğleye geçişin ılıman haline bırakmıştı. Kediler ve martılar duvar diplerine bırakılmış yemleri paylaşıyor, kargalar bu paylaşımdan kendilerine de pay düşecek mi merakıyla olan biteni izliyordu. Her zaman döndüğüm sokağı es geçip ilerledim. Yeni sokak, yeni binalar, yeni yüzler... Tek sokak değiştirince bile karşıma çıkanların farklılığı şaşırttı. Yürümeyi sürdürdüm. Güneş yükselirken bulutsuz gökyüzü alabildiğine maviydi. Karşılaştığım insanların kiminin yüzü tanıdık gelse de bir çoğunu ilk kez görüyordum. Oysa sadece bir sokak değiştirmiştim. Sokağın sonundaki kafenin bahçesinde yaşlı bir çift sabah kahvesi içiyordu. İkisi de sokağa dönük, yan yana san...
Ankara Ekin Tiyatrosu'nda izlediğimiz oyun, gerek kurgusu gerekse oyuncuların başarılı performansları ile etkileyiciydi. Ülkede yaşanan darbe sonrası idam edilen sol görüşlü bir gencin sevgilisinin yazdığı senaryonun filme çekilişininin anlatıldığı tek perdelik oyunda müziğin hemen hemen hiç kullanılmamış olması, yaratılan boğucu atmosferi destekliyor. Günümüz insanının o dönemleri anlayamıyor oluşuna vurgu yapılıyor. Bu durumun nedeni olarak da dönemi yaşayanların, anılarını paylaşmamış olmaları gösteriliyor. Ayrıca geride kalanların çektiği büyük acı, tüm çıplaklığı ile izleyiciye sunuluyor. Oyunu izlerken bir kez daha idam cezasının kaldırılmış olmasının ne kadar isabetli bir karar olduğunu anladım.
Ankara Ekin Tiyatrosu'nun bir dönem içine düştüğü ekonomik zorlukları atlatmış olduğunu diliyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.