Biket İlhan'ın yönetmenliğini, eşi Metin Belgin'in senaryosunu yazdığı ve oyuncu olarak yer aldığı yapımı izlemeden önce umutluydum. Gökçeada benim de sevdiğim değişik bir yer. Öncelikle "ada", dört yanı denizlerle çevrili. Hem ana karaya en uzak adamız olması hem de eksik olmayan rüzgarı nedeniyle ulaşımı, özellikle kış aylarında, sık sık kesintiye uğramakta. Filmin konusu da ilginç: Kaçak mahkumlar, onlara yardım eden kafayı ölen kocası ile bozmuş adalıların tacizine uğrayan genç güzel kadın. Ama gelin görün ki ne Sanem Çelik'in, özellikle filmin sonlarındaki sahnelerdeki, performansı ne de Gökçeada'nın atmosferi, ki onun da başarılı kullanıldığı söylenemez, filmi kurtarmaya yetmemiş.
Birden fazla suçlu karakteri aynı film içerisinde yoğurmak kolay bir iş değil. Film, bunu başaramıyor. Özellikle tetikçi karakteri neredeyse hiç işlenmemiş. Banka hortumcusu ile tarihi eser kaçakçısının diyalogları inandırıcılıktan uzak. Bir de film ile ilgili okuduğum tanıtım yazılarında Sanem Çelik'in nevrotik kadını oynadığını öğrenmiştim. İzlerken, kocasının mezarında yaptığı konuşmalar dışında, son derece sağlıklı bir insan vardı karşımızda.
Görüntüler, ışığın ve Gökçeada'nın kullanılışı başarısızdı. Müzik ise filmin en kötü yanıydı. Yönetmen ile yapılan söyleşide filmin, 500-600 bin dolara mal olduğunu söylüyor. Keşke o para ve bu oyuncularla daha iyi bir iş çıksaydı.
Benim için hayal kırıklığı da olsa yerli yapımları desteklemek ve yapılan yanlışları görmek için filmi izlemekte yarar var.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.