Gölgeleri oldum olsası sevdim. Işığın somut göstergesi gibi geldi bana. Işığın yönüne ve şiddetine göre değişmesini, hayatın farklılaşan akışına benzettim. Uzayan kısalan, koyulaşan belirsizleşen gölgeler... Gölgelerin bu suskun ama etkili varlığı çağrışımlar yaptı ömrüm boyunca. Kökenleri çocukluk yıllarıma kadar uzanıyor belki. Ağaçların uzayan gölgelerini izlerken fark etmiştim ışığın ve karanlığın birbiriyle oyununu. Her gölgenin, öyküsü başkaydı; kimi dinginlik, kimi merak, kimi endişe içerirdi. Sessiz sinema gibi, sözsüz öyküler, giz ile görünen arasındaki ilişkiyi mi yansıtıyor acaba? Gölgelerin etkileyici olmaları biraz da bu yüzden sanırım, hayal gücümüzü işe koymaları. Görünen ile giz arasını doldurması bize kalıyor.
Eğer iş hayatının içerisindeyseniz "toplantı yapma"nın ne demek olduğunu bilirsiniz. Hele gündem, genel değerlendirme yapmaya uygun olacak kadar geniş belirlendiyse. Saatler süren, sıkıcı, hiç bir yarar sağlamayan ve hiç bir karar alınamayan süreç başlamıştır artık. İşin güzel tarafından bakarsanız, yöneticinizin haberi varken arkadaşlarınızla konuşup sohbet edebilirsiniz. Üstüne çay kahve içersiniz.
Şimdiye kadar katıldığım toplantılardan, verimli geçenleri düşününce ortak özelliklerinin, gündemlerinin çok iyi belirlenmiş olduğunu farkına vardım. Eğer konuşulacak konu iyi ve "sınırlı" belirlenmişse sonuç alınabiliyor. Ancak genelde bu yapılmıyor. "Projenin genel değerlendirmesi" gündemli toplantının başarısızlıkla sonuçlanacağı daha başlamadan bellidir. Toplantısız günler dilerim herkese...
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.