"tiyatro" etiketli son yazıyı ne zaman yayınlamışım diye baktım, bu yazıya başlamadan önce. 18 Şubat 2019'daki son yazının girişini gördüm: "tiyatro" etiketli yazı yayınlamayalı 5 sene kadar olmuş. Oysa bu süre içerisinde bir çok oyun izledim. Bu oyunlara dair yazmamış olmamın tek açıklaması oyunlar üzerine yazacak bir şey bulamamam değil elbette. Vakitsizlik, isteksizlik, araya giren başka konular... Demek ki seneler geçse de tiyatro etiketli yazıların kaderi değişmiyor. Oysa 2019'dan bu yana bir çok oyun izledim. Kimilerini çok beğendim ama gelin görün ki hiç birisini blogda paylaşmamışım. Bu uzun ve muhtemelen gereksiz girişin ardından gelelim Gölge adlı oyuna. Aslında oyuna geçmeden önce Gölge'yi fark etmemi sağlayan Radyo 1 'deki programa teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Eve dönerken Radyo 1'de Gölge oyununun yazarı ve oyuncusu Yağmur Topçu , yönetmeni ve oyuncusu Ahmet Kahvecioğlu ve üçüncü oyuncusu Berfin Berber 'in konuk olduğu pro...
Edebiyat derslerinde yeni Türk şiirinin kurucuları arasında, Orhan Veli ve Melih Cevdet ile birlikte adını öğrendiğim Oktay Rifat'ın 1976 yılında yayınlanan romanını geç de olsa okudum. Adından anlaşılacağı gibi romanın baş kişisi bir kadın, Filiz. Fonda ülkenin içinden geçtiği kaotik ortama dair bilgilere yer verilmiş. 1975 yılında farklı şehirlerdeki çatışmaların - kavgaların, kurgusal bir metin olan romanda yer alması anlatıyı desteklemesi bakımından işlevsel bir tercih olmuş. 3 çocuklu bir kadın olan Filiz'in kocası Bedri ile ilişkileri, bugünkü tanımlamalarla, evlilik içi cinsel şiddet olarak değerlendirilebilecek birliktelikleri ve Filiz'in Selim'le yaşadıklarını Oktay Rifat'ın kaleminden okumak ilgi çekiciydi. Son bölümü çok beğenerek ve imrenerek okudum. Bir şeylerle uğraşırken aklın bambaşka şeyler düşündüğü haller nasıl yazılmalı diye sorarsanız, bu son bölümü okuyun derim. Bir Kadının Penceresinden, Rifat'ın ilk romanıymış. Büyük şairin diğer roma...