Ana içeriğe atla

Kayıtlar

sayısal karasal radyo aramasıyla eşleşen yayınlar gösteriliyor

Rangers - Fenerbahçe maçı 90 dakika sonu

İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti.  İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı.  Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı.  Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım.  Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar. 

Sayısal karasal radyo üzerine uçuşan fikirler

Zaman zaman umutsuzluğa kapılıyorum. Araştır, oku, yaz, konuş, anlat...  Hepsi boş geliyor.  Okuyan yok, soran yok, dinleyen yok...  Sonra en azından " üzerime düşeni yaptım " diyebilmek adına devam etmem gerek diyorum. Kısa ve muhtemelen gereksiz girişin ardından buyurun : Konuyu takip edenlerin bildiği üzere Avrupa'nın kimi ülkelerinde 20 senedir süren bir "sayısal karasal radyo" macerası var. Teknik ayrıntısı çok olsa da işin özü kısa ve net: FM bandında büyük kentlerde bir sıkışıklık olduğu iddiası var. Aslında sonsuz bir kaynak olmayan frekansın "dolması" son derece doğal bir süreç.  88 - 108 MHz aralığında, birbirini rahatsız etmeyecek şekilde dizildiğinde 50-52 adet radyo istasyonu olabiliyor. Büyük kentlerde bu sayının aşılması durumda, ki bugün için İstanbul'da 100'ün üzerinde FM radyo istasyonu yayın yapmaya çalışıyor, işler karışıyor. Sayısal karasal radyo, temelde bu sorunu çözmeyi vaadediyor. Yayıncı için daha az ele...

sayısal karasal radyo: EBU raporu

Paris, 2014 Örovizyon şarkı yarışması dolayısıyla hepimizin tanıdığı bir örgüttür aslında European Broadcasting Union, kısa adıyla EBU. Avrupa kamusal hizmet yayıncılarının üyesi olduğu EBU, sayısal karasal radyonun, birlik üyesi ülkelerdeki durumunu özetleyen bir rapor yayınladı. EBU'nun web sayfasından ücretsiz indirebileceğiniz bu rapor bir hayli ilginç bilgiler içeriyor.  Raporun içeriğine geçmeden önce sayısal "karasal" radyo ifadesini neden kullandığıma bir açıklık getirmek istiyorum. "Karasal" olmayan sayısal radyo da mı var diye sorabilirsiniz. Yanıt kısa ve net aslında: Elbette. Uydu üzerinden iletilen radyo da "sayısal", sayısal kablo üzerinden taşınan radyo da "sayısal". Ülkemizde her ikisini de alabilen haneler bulunuyor. Bu iki radyo yayını da sadece radyo yayını almak için üretilmiş olmayan cihazlar kullanılarak alınıyor. Bir yerde, videonun yan ürünü gibi durumu var bu anlamda uydu ve kablodaki sayısal radyonun. Ülkemi...

Sayısal karasal televizyon yayını ile ilgili merak edilenler

Sayısal karasal televizyon yayıncılığı konusunda epey yazı yazmışlığım var. Bu yazıların büyük bölümünü blog sayfamda çeşitli tarihlerde yayınladım. Yazıların bir bölümü sektör dergilerinde yer aldı. Konu ile ilgili meslek odasında sunumlar yaptım. Kısacası bu konuyu uzunca bir süredir takip ediyorum. 6112 sayılı yasanın çıkmasıyla birlikte sayısal karasal yayına geçiş konusundaki belirsizlikler büyük oranda ortadan kalkmıştı. Özellikle geçişin takvimi az çok belli olmuştu. Ancak yasada açık olarak yer almayıp düzenlemesi yönetmeliklere bırakılan hususlar bulunuyordu. Bunlara ilişkin yönetmelikler, yasanın geçici maddesinde belirtildiği gibi 6 ay içerisinde olmasa bile, yayınlandı/yayınlanıyor. Yazının devamını çok sorulan sorulara yanıtlar şeklinde düzenledim. Sorulara verdiğim yanıtlara referanslar göstererek, ayrıntılı bilgiler isteyenleri yanıtların kaynağına yönlendirmeye çalıştım. Umarım 2015 yılı Mart ayında tamamlanması hedeflenen sayısal karasal televizyon yayıncılığı dönüşüm...

Sayısal karasal radyo gerekli mi? FM bize yetmez mi?

Radio France binası @Paris, 2014 Sayısal karasal radyo yayınları macerasını uzunca bir süredir takip ediyorum. Ülkemizde sayısal radyo (DAB) denemelerini de yakından gözlemleme olanağım oldu. İşin doğrusu, 2014 yılında bana sorsalardı "sayısal karasal radyo bir gerekliliktir" derdim. Hatta dedim işin gerçeği. 2014 yılının Şubat ayında Paris'te katıldığım Fransızca Radyo Günleri etkinliğinde bu fikrimi beyan etmiştim sohbet ettiğimiz bir yetkiliye. Ancak, insanın bilgisi arttıkça fikri de değişiyor zamanla.  Blogumu takip edenler bilecektir, bugüne kadar sayısal radyo konulu beş e-söyleşi gerçekleştirdim. WorldDAB başkanı , DRM başkanı , DVB Proje Ofisi CEO'su , T & C Holding CTO'su ve U-Media Aps şirketinin CEO'su ile yaptığım bu söyleşiler ve son dönemde gelen haberler fikrimi değiştirdi.  Son dönem haberlerinden ikisi çok önemliydi bence. İsveç'in sayısal karasal radyo yayınlarına devam etmeyeceğini açıklaması ve IMB5 adlı girişim.   ...

DAB, makûs talihini değiştirebilecek mi?

DAB için sis dağılıyor mu? Sayısal karasal radyo yayınları Avrupa'da DAB/DAB+ ve Rusya'nın son kararı ile birlikte DRM+ teknolojileri kullanılabiliyor. Rusya, Avrupa Birliği (AB) üyesi olmadığı için AB Parlamentosu'nun aldığı ve bu yazıyı yazmama neden olan kararını değerlendirirken, sayısal karasal radyo denilen yerleri DAB/DAB+ olarak okumak doğru olacaktır.  AB Parlamentosu " Directive " olarak yayınladığı metinde, ki bu "directive" (bence en uygun tercümesi yönetmelik, bundan sonra yönetmelik diyeceğim) 558 sayfalık bir metin, geçen bir paragraf DAB/DAB+ piyasasını hareketlendirdi. Paragrafın İngilizce aslı şöyle: 3. INTEROPERABILITY FOR CAR RADIO RECEIVERS Any car radio receiver integrated in a new vehicle of category M which is made available on the market for sale or rent in the Union from … [two years after the date of entry into force of this Directive] shall comprise a receiver capable of receiving and reproducing at least radio servi...

İskandinav ülkelerinde sayısal radyo - 5: Genel değerlendirme

Ankara Kalesi Sayısal radyonun genel bir değerlendirmesini yapmaya çalışacağım. İskandinav ülkelerindeki son durumları özetledim bir kaç gün boyunca. Eminim sizlerin de kafası karışmıştır: kimi ülke seneler boyunca deniyor, tüm ülke sathına yayılmış şebeke kuruyor, gene de insanlar sayısal radyo alıcısı satın almıyor. Aslında işin özüne, piyasa ekonomisinin temeline indiğimizde resim netleşiyor: Bir şey sadece " sayısal " olduğu için " iyi " / " üstün " / " gerekli " değildir! Sayısallaşma bir çok sektörü altüst etti. Fotograftan telefona, televizyondan matbaaya bir çok alanda değişimler / dönüşümler yaşandı. Bu değişim ve dönüşümler incelendiğinde görülecek olan insanların ya daha kolay, ya daha kaliteli ya da daha ucuz ihtiyaçlarını karşıladıkları gerçeğidir.  1980'li yıllarda başlayan sayısal karasal radyo teknolojisi çalışmaları ise FM ile kıyaslandığında, dinleyicileri ikna edecek bir ek fayda sağlayamadı. Kısa dalga üzerin...

Sayısal karasal televizyon yayıncılığı - güncel durum

Eğer doğrudan bu yazıya ulaştıysanız ve sayısal karasal televizyon da neymiş diyorsanız, öncelikle bu yazımı okumanızı öneririm. Sayısal karasal televizyon yayıncılığını düzenleyen mevzuat, Radyo ve Televizyon Yayıncılığı Üst Kurulu'nun 6112 sayılı kanunu ve bu kanuna uyumlu olacak şekilde düzenlenmiş yönetmelikler ile tanımlanmıştır. 6112 sayılı kanun, 3 Mart 2011 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunun bu ilk hali, sayısal karasal radyo ve televizyon yayıncılığına geçiş sürecini bir takvime bağlamıştı. Ayrıca, sayısal karasal radyo ve televizyon şebekesinin (verici ağı) nasıl bir şirket tarafından kurulup işletileceği de belirlenmişti. 6112 sayılı kanunun bu ilk haline göre düzenlendiği düşünülen multipleks kapasitesi tahsis ihalesi, ihaleye giren ve multipleks kapasitesi tahsisine hak kazanan medya hizmet sağlayıcı şirketlerce iptal ettirildi. Öncelikle yürütmeyi durdurma kararları geldi mahkemelerden. Ardından esastan iptaller başladı ve R...

Medya - 2 | Radyo

Bir otobüs firmasının sloganı vardı, sektörde ne kadar eski olduklarını anlatmak için kullandıkları: "Önce Kâmil Koç vardı" diye. O slogandan esinlenerek başlayayım, önce radyo vardı. Marconi'den ya da Tesla'dan bahsetmeyeceğim. Radyo teknolojisinin tarihçesini anlatan bir çok kaynak var online dünyada. Ben ülkemizdeki garip durumu, daha önce konuyla ilgili yazdıklarıma da atıflar yaparak işlemeye çalışacağım. Bir de elbette, geçen hafta, medya dizisinin ilk yazısında belirttiğim üçlemeyi açıklayacağım bilgim dahilinde; üretim / dağıtım ve tüketim.  Ülkemizdeki garip durum dediğim ve ilerleyen satırlarda okuduğunuzda size de garip geleceğinden neredeyse emin olduğum konu, dağıtım başlığıyla ilgili. Sıralamayı bozmayalım dilerseniz, üretim ile başlayalım: Radyo'da üretim: Radyoda dinlediğiniz programları en temelde ikiye ayırmak mümkün. Aslına bakarsanız, aynı ayrımı televizyon içerikleri için de yapabiliriz, canlı ve bant kayıt. İsimleri, ne olduklarını yeterince ...

yeni alacağınız televizyon yeni başlayacak sayısal karasal yayını ek cihazsız alacak mı?

Yandaki görsel Sony KDL-55HX850 model televizyona ait. Görseli, Sony Türkiye web sayfasında görüp yazımda kullandım. Bu model, başka bir çok markanın bir çok modeli gibi, DVB-T2 dahili alıcıya sahip. Peki bunun önemi ne derseniz yazının devamını okumanızı öneririm Blogumu takip ediyorsanız, biliyorsunuzdur. Kasım 2013'te Ankara'da başlayacak sayısal karasal yayın, Mart 2015'te ülkemizde analog karasal yayın kalmayacak.  Evlerimizdeki eski tüplü televizyonların içerisinde tuner adı verilen alıcılar mevcuttur. Bu alıcılar, televizyonumuzun anteni ile elde edilen işaretin ekranda görüntülenmesinde rol oynarlar. Eskiden sadece analog yayın olduğu için televizyonların içerisinde de sadece bu yayınları almaya uygun alıcılar konuluyordu. Analog kablo ve analog karasal yayın izleyen evlerde harici bir alıcı kutuya ihtiyaç duyulmamasının nedeni de buydu. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte artan yayın kalitesi, azalan kapasite sorunlarına çözüm arayışları sonucu televizyo...

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Sayısal Karasal Yayıncılık Çalıştayı düzenliyor

Blogumu takip ediyorsanız sayısal karasal televizyon sürecine ilgimi bilirsiniz. Uzunca bir süredir bu konuyu takip ediyorum. Yurt içinde ve dışında çeşitli etkinliklerde konuşmacı / panelist olarak sürece ilişkin görüşlerimi bildiriyorum. Bu yılın açılışını 17 Nisan 2013'te Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi'nin düzenlediği panelde EMO Ankara Şubesi'ni temsilen panelist olarak yapmıştım. Yılın kapanışını, gene bir EMO etkinliğinde bu kez EMO'yu temsilen panelist olarak yapacağım. Etkinliğe dair ayrıntılar EMO'nun web sayfasında  ve aşağıda okunabilir. Bu arada yandaki fotografın sebebini merak edenleri de etkinliğe beklerim. Mekan, malumunuz Paris'in sembol binalarından birisi... Vakti olanları, vakit ayıracakları 21 ARALIK 2013 Cumartesi günü EMO Merkezi'ne davet ediyorum. Adres Ihlamur Sokak No: 10. Tarif isteyenler için ise Ankara Sanat Tiyatrosu ve/veya ASRIN Kürk karşısı, İzmir caddesinin ilerisi. Kızılay / ANKARA Elektrik Mühendisler...

Son haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Hüküm Gecesi / Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Seneler önce okuduğum Yaban'ı saymazsam Yakup Kadri Karaosmanoğlu'ndan okuduğum ikinci roman oldu Hüküm Gecesi. 1926'da yazılmaya başlanılan eser, 1927'de yayınlanmış. Roman Osmanlı'nın son dönemine tanıklık eden Ahmet Kerim adlı kurgu karakterin gözünden anlatılıyor. İttihat ve Terakki'nin kabinenin içinde yer almadığı hükümet, sopalı seçim, Hürriyet ve İtilâf'ın kurduğu hükümet, Trablusgarp bozgunu, Uşi Anlaşması, Balkan bozgunu, Bab-ı Ali baskını... Anlatılsa roman olur denilen bir dönem, Hüküm Gecesi'nin tarihsel arka planı.  Romanın başkahramanı Ahmet Kerim'in Yakup Kadri'ye benzerliği dikkat çekici. Öyle ki romanın bir yerinde Ahmet Kerim İstanbul'un Sodome ve Gomore'yi andırdığını söylüyor, ki hepimiz Y. Kadri'nin aynı adlı romanını hatırlıyor. Y. Kadri'nin yaşam öyküsüne baktığımda o tarihlerde, tıpkı Ahmet Kerim gibi, gazetelerde çalıştığını okudum. Kurgu karakterler dışında Ali Kemal, Süleyman Nazif, Rıza Tevfik, Ahmet ...

Rangers - Fenerbahçe maçı 90 dakika sonu

İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti.  İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı.  Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı.  Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım.  Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar. 

Dorian Gray'in Portresi / Oscar Wilde

Remzi Kitabevi'nin Ağustos 1968 tarihli ikinci baskısından okudum bu klasik romanı. Dilimize Ferhunde ve Orhan Şaik Gökyay çevirmiş. Günümüzde yapılan çeviriler daha özenli oluyor. Bu baskıda, romanda Fransızca olarak geçen kimi bölümlerin çevirisi yapılmamış. Oysa dip not şeklinde bu ifadelerin Türkçesi verilmeliydi. Dizgiye dair de sorunlar var. Sanırım yeni tarihli baskılarda bu sorunlar giderilmiştir.  Alt metinlerle, göndermelerle dolu bir roman Dorian Gray'in Portresi. Bunları bilmeden, fark etmeden de okunabilir elbette. Yayınlandığı dönem tartışmalara sebep olmuş, kimi bölümleri sansürlenmiş. Yakın tarihli baskıları, "sansürsüz" ibaresiyle okuyucuya sunulmuş.

Kocadağ At Çiftliği Kocadağ Köyü / Havran

Deniz, kum, güneş tatilinden sıkıldıysanız ve Edremit körfezi civarındaysanız size süper bir alternatif: At binmek. Edremit'ten Balıkesir'e giden yol üzerindeki şirin ilçe Havran'ın Kocadağ köyünde bu mekan. Henüz dört yaşında olan iki(z) kızlarımız çok keyif aldılar at binmekten. Altınızda sizden epey güçlü b ir hayvan varken dengede durmaya çalışmak, yorucu bir o kadar da keyifli bir uğraş. Eğer hayatınızda at binmeyi hiç denemediyseniz, emin olun deneyince siz de kabul edeceksiniz, çok şey kaçırmışsınız demektir.    Kocadağ At Çitfliği'nde at binmenin yanı sıra lezzetli mutfağını da deneyebilirsiniz. Mantı, haşlama içli köfte, ızgara köfte ve elbette demleme çay. Fiyatlar derseniz bu konuda ucuz / pahalı yorumu yapmak istemiyorum. Bunun yerine bir kaç seçtiğim ürünün fiyat bilgisini paylaşacağım. Ancak, öncelikle sipariş edeceğiniz yiyeceklerin hepsinin büyük bir özenle hazırlanıp, aynı özenle servis edildiğini belirteyim. Biz mantı, içli köfte, ızgara hellim ve ...

değişiklik

Sabah uyandığımda bugünün de diğerleri gibi geçeceğini düşünmüştüm. Aynı şeyleri yapıp, aynı saatte aynı yoldan döneceğimi eve. Oysa bu gördüğünüz geçidi kullanıyorum bu kez.  Aslında bir kaç sokak değişikliği tek yaptığım. Kim bilir hangi zamanda yapılmış bu saray kompleksinin kenarındaki yapıya düşürdüm yolumu.  Küçük değişiklikler yapmak gerek hayatta. Bazen öğlen yemeği için tercih ettiğiniz mekânı, bazen kalvaltıda yediğiniz zeytini, bazen ise ev - iş - okul arasındaki sokağı.     

Psikopati / Saul Black

Polisiye romanların klişeleriyle dolu, Hollywood filmlerinden aşina olduğumuz "kahretsin", "aman tanrım", "kahrolası" kalıplarının bolca kullanıldığı çevirisiyle mısır patlağı tadı veren bir kitap Psikopati. Saul Black'ten okuduğum ilk ve büyük olasılıkla son eser. Vaktinizi daha iyi eserleri okumak için kullanmanızı öneririm.